Onu Baştan Çıkar...
Geçtiğimiz haftalarda Seda Akgül'ün TV8'de haftasonları sunmuş olduğu Erken Baskı isimli programında gözüme çarpan bir kitap oldu. "Onu Baştan Çıkar" Evet, evet yanlış duymadınız. "Onu Baştan Çıkar" şeklindeydi kitabın ismi...En azından benim okuduğum kitaplar arasında ismi oldukça enteresan denebilecek nitelikte bir öalışmaydı bu. İtiraf edeyim ilgimi çektiğinden değil, tamamen merakımdan heyecanla okudum.
Teslimiyet ve açıklık işe yarasaydı, aşta bu kadar çok acı çekilmezdi. Baştan çıkarma; strateji ve yaratıcılık işidir. Peki sen kuralları biliyor musun diye soruyordu kitap...
İş sesim aracılığıyla hemen bu soruyu kendime yönelttim tabii... Baştan çıkartmanın kurallarını biliyor musun? İç sesim biliyorum tabii ki demek yerine ne işim olur benim baştan çıkartmayla, gelen böyle gelsin, uğraşamam kimseyle cevabını verdi. Bilmem belki tersini de söylemiş olabilir ama ben kıvırma moduna an itibariyle geçmişte olabilirim hani, siz hangisine inanmak isterseniz artık!
Bir ilişkide dolaylı anlatım çok önemlidir, diyor Tuğçe Işınsu... Zira baştan çıkarma aynı zamanda bir kafa işidir diye de devam ediyor. Kitap bana tanıdık gelen şu sözlerle de devam ediyor.
"aşk tesadüfleri sever, onu şaşırtacak birkaç tesadüf geliştirmelisiniz. Kader, insanlık için en ilginç bilmecedir. Sizin karşı taraf ile baştan çıkarma sürecinizde mutlaka kadersel öğeler olmalı. Tesadüfen denk gelmeler, karşılaşmalar, eskiye dair kesişmeler, konuştukça ortaya çıkan ortak noktalar... Eğer sizin onun kaderinde bir yeriniz olduğunu düşünürse, bu durum aşkı tetikler. Eğer bu aşkı kader istediyse, onun istememesi imkansız değil mi?"
Evrenin bugüne kadar bana göndermiş olduğu mesajlara bakarsak eğer yukarıdaki yazılarla orantılı olarak doğru yoldayım demektir, yaşasın :D
Peki tüm bu baştan çıkarma evresinde astrolojinin etkisi hiç mi yok diyorsanız hemen söyleyeyim. Elbetteki etkisi büyük. En basit örnekle oğlak burcu için toprak grubunun lideri bu burç, kazanmak, yaratmak, zorlukları aşmak ve zafer için doğmuştur, derler.
Dolayısıyla oğlak bazen aşkta içe dönük, şüpheci, garip davranır. Bu gibi evrelerde üstüne gitmeyin, siz de gizeminizi koruyun. Herşeyden önemlisi de değer verdiğinizi gösterin ve içine şüphe tohumu bırakmayın, diyor yazar Tuğçe Işınsu...
Doğru söze ne hacet tabii... Kitabın yazarı bu noktada çok doğru bir yere değinmiş doğrusu. Buraya kadar kitabı çok sevdim doğruya doğru amaaaa... Son bölümlere serpiştirdiği melek ve ay ışığı olaylarına fena halde takıldım.
Burun büktüğümden veya inanmak istemediğimden değil elbette takılmam... Hatta özellikle melek olayını bizzat denemeye çalıştım. Konsantre oldum. Derin nefesler aldım, verdim. Ama ııı-ııhhh olmadı. Tuğçe Işınsu'nın bahsettiği o ışıktan gelen giden olmadı. Demek ki benim melekler, benimle görüşmek istemiyorlar diye düşünüp, uykuya daldım.
Dediğim gibi benim melekler bana görünüp, konuşmadılar belki ama yılmış değilim. En kısa zamanda tekrar deneyeceğim. Hatta görene kadar uğraşacağım. Kimbilir tipik bir oğlak inadıyla baskın gelir, inatlarını kırarım, belli mi olur?
Tuğçe Işınsu'nun ikinci kitabı olan "Onu Baştan Çıkar" belki size farklı bir bakış açısı sağlayarak, bugüne kadar yanlış yaptığınız birşeyleri düzeltmenize yardımcı olur. Bu noktada kimden yarar göreceğiniz hiç belli olmaz nede olsa...
Onu Baştan Çıkar
Yazan: Tuğçe Işınsu
Goa Yayınları
PS: Bu kitabı bana gönderen Goa Yayınları'ndan sevgili Güneş Hanıma da ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum. Ne diyeyim, iyi ki varsınız...
bunu da hediye ver :)
YanıtlaSilmesela bana :)
Çok objektif bir yorum olmuş doğrusu... Kitabın bazı bölümlerini onaylarken bazı bölümleri için (özellikle melek bölümü) yazılanlara çok güldüm. Kesin denemişsindir sen melekleri getirmeyi...
YanıtlaSilBen de bir Oğlak olduğum için melekler bana da gelmiyor bir türlü... Bunun benzeri bir şovu Habertürk'ün gece yayınında izlemiştim. Programa çıkan ve kendisini uzman diye tanımlayan bir şahıs, stüdyodakilerin ve ekran başındakilerin meditasyonu denemeleri için ikna etmeye çalışmıştı. Ben de ekran başında denedim ama fiziksel varlığımdan çıkmayı bir ben başaramadım. Fazla gerçekçilikten oluyor herhalde bunlar...
Kitabı okumadığım için içeriğe birşey diyemem ama kapak tasırımını sevemedim. Hiçbir esrarengizlik boyutu olmayan cinsten kör gözüm parmağına şeklinde bir fotoğraf konulmuş. Keşke daha farklı bir tasarım deneseydiler diyorum.
Kitap bana çıkarsa beklerim. Kapağı beğenmediğim için üzerine kağıt falan kaplarım artık... Özellikle de melekleri getirmeye çalışırım söz...
SEVGİLİ TUĞÇE KİTABIN KAPAĞIDA SENİN KADAR GÜZEL AMA İLK FIRSATTA BİR KİTAPÇIYA GİDİP BU KİTABI ALMAK OLACAK ŞANSIN AÇIK OLSUN
YanıtlaSil