Altın Küre Adayları Açıklandı...

14:53 ebru altin 0 Comments

Sinema dünyasının prestijli ödüllerinden Altın Küre adayları önceki gün açıklandı.
Başrollerini Colin Firth, Helena Bonham Carter ve Geoffrey Rush'un paylaştığı 'King's Speech' En İyi Drama Filmi dahil olmak üzere 7 dalda aday gösterilirken, En İyi Drama Filmi dalında diğer adaylar "Black Swan", "The Fighter", "Inception" ve "The Social Network" olarak sıralandı.

Müzikal veya komedi dalında "Alice in Wonderland", "Burlesque", "The Kids Are All Right", "Red" ve "The Tourist" filmleri Altın Küre'ye aday olurken, "The Social Network" ve "The Fighter" filmleri de 6'şar dalda aday gösterildi.

İşte bütün kategorilerinde adaylar:
En İyi Film (DRAMA)
Black Swan
The Fighter
Inception
The King’s Speech
The Social Network

En İyi Kadın Oyuncu (DRAMA)
Halle Berry (Frankie And Alice)
Nicole Kidman (Rabbit Hole)
Jennifer Lawrence (Winter’s Bone)
Natalie Portman (Black Swan)
Michelle Williams (Blue Valentine)

En İyi Erkek Oyuncu (DRAMA)
Jesse Eisenberg (The Social Network)
Colin Firth (The King’s Speech)
James Franco (127 Hours)
Ryan Gosling (Blue Valentine)
Mark Wahlberg (The Fighter)

En İyi Film (KOMEDİ-MÜZİKAL)
Alice In Wonderland
Burlesque
The Kids Are All Right
Red
The Tourist

En İyi Kadın Oyuncu (KOMEDİ-MÜZİKAL)
Annette Bening (The Kids Are All Right)
Anne Hathaway (Love And Other Drugs)
Angelina Jolie (The Tourist)
Julianne Moore (The Kids Are All Right)
Emma Stone (Easy A)

En İyi Erkek oyuncu (KOMEDİ-MÜZİKAL)
Johnny Depp (Alice İn Wonderland)
Johnny Depp (The Tourist)
Paul Giamatti (Barney’s Version)
Jake Gyllenhaal (Love And Other Drugs)
Kevin Spacey (Casino Jack)

En İyi Animasyon
Despicable Me
How To Train Your Dragon
The İllusionist
Tangled
Toy Story 3

En İyi Yabancı Film
Biutiful (Mexico/Spain)
The Concert (France)
The Edge (Russia)
I Am Love (İtaly)
(Lo Sono L’Amore)
In A Better World (Denmark)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Amy Adams (The Fighter)
Helena Bonham Carter (The King’S Speech)
Mila Kunis (Black Swan)
Melissa Leo (The Fighter)
Jacki Weaver (Animal Kingdom)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Christian Bale (The Fighter)
Michael Douglas (Wall Street: Money Never Sleeps)
Andrew Garfield (The Social Network)
Jeremy Renner (The Town)
Geoffrey Rush (The King’S Speech)

En İyi Yönetmen
Darren Aronofsky (Black Swan)
David Fincher (The Social Network)
Tom Hooper (The King’S Speech)
Christopher Nolan (Inception)
David O. Russell (The Fighter)

En İyi Senaryo
Danny Boyle, Simon Beaufoy (127 Hours)
Lisa Cholodenko, Stuart Blumberg (The Kids Are All Right)
Christopher Nolan (Inception)
David Seidler (The King’S Speech)
Aaron Sorkin (The Social Network)

En İyi Müzik
Alexandre Desplat (The King’S Speech)
Danny Elfman (Alice İn Wonderland)
A.R. Rahman (127 Hours)
Trent Reznor, Atticus Ross (The Social Network)
Hans Zimmer (Inception)

En İyi Şarkı
“Bound To You” — Burlesque
“Coming Home” — Country Strong
“İ See The Light” — Tangled
“There’S A Place For Us” — Chronicles Of Narnia: The Voyage Of The Dawn Treader “You Haven’T Seen The Last Of Me” — Burlesque

En İyi Dizi (DRAMA)
Boardwalk Empire
Dexter
The Good Wife
Mad Men
The Walking Dead

En İyi Kadın Oyuncu (DRAMA)
Julianna Margulies (The Good Wife)
Elisabeth Moss (Mad Men)
Piper Perabo (Covert Affairs)
Katey Sagal (Sons Of Anarchy)
Kyra Sedgwick (The Closer)

En İyi Erkek Oyuncu (DRAMA)
Steve Buscemi (Boardwalk Empire)
Bryan Cranston (Breaking Bad)
Michael C. Hall (Dexter)
Jon Hamm (Mad Men)
Hugh Laurie (House)

En İyi Dizi (KOMEDİ-MÜZİKAL)
30 Rock
The Big Bang Theory
The Big C
Glee
Modern Family
Nurse Jackie

En İyi Kadın Oyuncu (KOMEDİ-MÜZİKAL)
Toni Collette (United States Of Tara)
Edie Falco (Nurse Jackie)
Tina Fey (30 Rock)
Laura Linney (The Big C)
Lea Michele (Glee)

En İyi Erkek Oyuncu
Alec Baldwin (30 Rock)
Steve Carell (The Office)
Thomas Jane (Hung)
Matthew Morrison (Glee)
Jim Parsons (The Big Bang Theory)

En İyi Mini Dizi
Carlos
The Pacific
Pillars Of The Earth
Temple Grandin
You Don’t Know Jack

En İyi Kadın Oyuncu (EN İYİ MİNİ DİZİ)
Hayley Atwell (Pillars Of The Earth)
Claire Danes (Temple Grandin)
Judi Dench (Return To Cranford)
Romola Garai (Emma)
Jennifer Love Hewitt (The Client List)

En İyi Erkek Oyuncu (EN İYİ MİNİ DİZİ)
IDris Elba (Luther)
Ian Mcshane (Pillars Of The Earth)
Al Pacino (You Don’T Know Jack)
Dennis Quaid (The Special Relationship)
Edgar Ramirez (Carlos)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (EN İYİ MİNİ DİZİ)
Hope Davis (The Special Relationship)
Jane Lynch (Glee)
Kelly Macdonald (BOARDWALK Empire)
Julia Stiles (Dexter)
Sofia VERGARA (Modern Family)

En İyi Erkek Oyuncu (EN İYİ MİNİ DİZİ)
Scott Caan (Hawaii Five-O)
Chris Colfer (Glee)
Chris Noth (The Good Wife)
Eric Stonestreet (Modern Family)
David Strathairn (Temple Grandin)

Altın Küre Ödül Töreni 17 Ocak'ta saat 03.00'te CNBC-e ve e2'den canlı olarak yayınlanacak.

0 yorum :

Seyfi Teoman Altın Ayı Peşinde...

14:47 ebru altin 0 Comments



Berlin'de 10-20 Şubat 2011 tarihleri arasında düzenlenecek 61. Berlin Film Festivali'nde bu yıl Türkiye adına yarışacak film, Seyfi Teoman'ın 'Bizim Büyük Çaresizliğimiz' oldu.

Barış Bıçakçı’nın aynı adlı romanından uyarlanan Bizim Büyük Çaresizliğimiz’in senaryosunu Seyfi Teoman ve Barış Bıçakçı birlikte kaleme aldı.

'Bizim Büyük Çaresizliğimiz', lise yıllarından beri yakın arkadaş olan, 30’lu yaşların sonundaki iki adamın, Ender ve Çetin’in dostluğunu konu alıyor. İki yakın arkadaş, aynı evde yaşamaya başladıklarında diğer arkadaşları Fikret, bir trafik kazası geçirir ve annesiyle babasını kaybeder. Almanya’ya geri dönmesi gereken Fikret, Ender ve Çetin’den, Ankara’da üniversite öğrencisi olan kız kardeşi Nihal’in okulunu bitirene kadar, onlarla kalmasını ister. Bir süre sonra kaçınılmaz olan gerçekleşir, Ender ve Çetin, birbirlerinden habersiz Nihal’e aşık olurlar. Bu ortak aşk, Ender ve Çetin’in dostluğunda yeni bir sayfa açar.

0 yorum :

Jon Favreau "Iron Man"i Bıraktı...

14:40 ebru altin 0 Comments

Elf ve Zathura gibi sağlam aile filmlerinden sonra çektiği yüksek bütçeli Iron Man serisinin ve çekimleri yeni biten "Cowboys & Aliens" filminin yönetmeni Jon Favreau, "Iron Man 3" ü yönetmeyeceğini açıkladı.

Çekimlerine başlayacağı "Magic Kingdom" isimli aile dramasıyla köklerine dönmeyi isteyen Favreau, Stark Endüstirisi'nin anahtarını Marvel'e teslim edip, Iron Man ile yollarını ayırdı.

Bu ani ayrılığın nedenleri henüz belli olmazken, yapılan yorumlarda, ayrılıkta Marvel'in eli sıkılığının olduğu söyleniyor.

0 yorum :

Keş!f Yarışması Türkiyeli Adayını Arıyor...

14:35 ebru altin 0 Comments

!f İstanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali'nin en özel bölümlerinden Keş!f Film Yarışması'nın bu sene dördüncüsü yapılıyor.

Festivalin sinemada yeni, özgün ve cesaretli sesler arayışına Türkiye'den de katılımlar bekleniyor. Geçen yıl içinde çekilmiş, gösterime girmemiş, ilk veya ikinci filmler haftasonuna kadar yarışmaya katılabilecek. Yarışma için info@ifistanbul.com adresinden bilgi alabilirsiniz.

0 yorum :

6. İstanbul Animasyon Festivali...

14:26 ebru altin 0 Comments

Bu sene altıncısı düzenlenen İstanbul Animasyon Festivali, 16 - 19 Aralık 2010 tarihlerinde Pera Müzesi'nde gerçekleştiriliyor. Her sene olduğu gibi son iki senenin en iyi animasyon filmlerini programına dahil eden festival, seyirciye animasyon dolu 4 gün yaşatacak.

2010 Oscar ödüllerinde en iyi kısa animasyon filmi ödülünü alan Logorama, festivalin öne çıkan filmlerinden biri. Alternatif bir Hanse ve Gretel hikayesi olan Hansel and Gretel: The True Story, dünyaca ünlü yönetmen Tomek Baginski'nin son filmi The Kinematograph ve bu seneki festivallerin gözdesi The Cat Piano yarışma dahilinde gösterilecek 140 filmden sadece birkaçı...

0 yorum :

Açılsın Perdeler, Gelsin Yerli Filmler...

15:03 ebru altin 0 Comments



Dosya: Ebru Altın

Türk sinemasının son dönemlerde yaşadığı altın çağ furyası, yeni sezon itibariyle de durdurak bilmeden, dolu dizgin bir şekilde devam edeceğe benziyor. Nitekim birbirinden güzel ve iddialı yapımlarla sinemaseverlerin karşısına çıkmak üzere hazırlanan filmlerin bir çoğunun çekimleri ise yoğun bir çalışma sürecinin ardından tamamlandı.

Sonuç her ne olursa olsun elimizdeki listeden yola çıkacak olursak eğer, yeni yıl itibariyle başlayacak yerli film yağmuru, sene boyunca bizleri yalnız bırakmayarak, son dönemlerde elde ettiği başarı grafiğinin bir çıta daha yükseldiğini sinemaseverlere böylece göstermiş olacak.

Eyvah Eyvah 2 ile açılışını yapacağımız yerli film furyasının hemen akabinde sinemaseverler ile buluşmasını gerçekleştirecek olan yerli film seçkileri ise şu şekilde olacak.

Eyvah Eyvah 2

Hakan Algül’ün yönettiği, Ata Demirer, Demet Akbağ, Özge Borak Şakrak ile Salih Kalyon’un paylaştığı “Eyvah Eyvah 2”, ilk filmde aşık olduğu kızı istemek için Firuzan ile Geyikli’ye doğru yola çıkan Hüseyin’in maceraları üzerine kurulmuş bir film…

Firuzan’ın birkaç günlük ziyareti, Kuzey Ege’de uzun bir maceraya dönerken, Hüseyin’in Müjgan’a kavuşup kavuşamayacağının cevabı da ister istemez bu maceraya bağlı olur.

Kağıt

Emrah, ilk sinema filmini çekmeye çalışmaktadır. Babası Mehdi Bey, Emrah’ın eczacı olacağına inanıyordur. Arkadaşları ve annesi Şahane Hanım’ında desteğiyle para bulan Emrah’ın karşısına bu sefer de bürokrasinin çarkları çıkar.

Artık hayalleriyle Emrah arasında, sansür kurulu başkanı Müzeyyen Hanım’dan alacağı son bir imza kalmıştır. Ama bu da kolay olmayacaktır. Resmi otoritenin karşısına dikilen Emrah’ı, hiç de hoş olmayan gelişmeler beklemektedir.

Sinan Çetin’in yönettiği filmin başrollerinde ise Öner Erkan, Ayşen Gruda, Zeynep Beşerler ve Asuman Dabak yer alıyor.

Günah Keçisi

Toplumun oluşturduğu önyargılara karşı bir mücadelenin ince nükteyle anlatıldığı filmde, Şahin K.’nın da hayatından hikayeler sunuluyor.

Şahin K, Nuri Alço, Coşkun Göğen ile Turgay Tanülkü’nün başrolleri paylaştığı filmin yönetmenliğini ise Cenk Özakıncı gerçekleştirdi.

Kutsal Damacana: Dracoola

Ersin Korkut, Şahin Irmak ve Özge Ulusoy’un oyunculuk performanslarını sergiledikleri filmin yönetmenliğini ise Korhan Bozkurt yaptı.

Henüz minik bir bebekken kendisini cami avlusunda bulan yavru Sebo, güvercinlerin ve kumruların yemleriyle beslenip, kendi kendini yetiştirmiştir. Aklı başına geldiğinde, zengin bir işadamının konağında iş bulan ve kızı Demet’e platonik bir aşkla bağlanan Sebo’nun mutluluğu bir anda bozulur. Bir gece yarısı ansızın müştemilatın kapısı çalınır, gelen efsanevi kan emici Kont Dracula’dır…

Kurtlar Vadisi Filistin

Gazze’ye insani yardım malzemeleri götürmeye çalışan gemilere yapılan kanlı baskın üzerine Polat Alemdar ve arkadaşları Filistin’e gitmiştir. Bu baskının askeri planlayıcısı ve yürütücüsü olan İsrailli komutan Moşe’nin ele geçirilmesi gerekmektedir.

Polat, Moşe’ye ulaşmaya çalışırken, Filistin’de masum insanların nasıl öldürüldüklerini görür. Teknolojik imkanlar ve kural tanımazlık, köyleri yıkmakta, çocukları öldürmekte olan Moşe’yi kurtarmaya yetmeyecektir.

Zübeyr Şaşmaz’ın yönettiği filmin başrollerinde ise Necati Şaşmaz, Gürkan Uygun, Kenan Çoban ve Nur Aysan yer alıyor.




Şov Bizınıs

M. Uğur Yağcıoğlu’nun yönettiği ve Müslüm Gürses, Almeda Abazi, Önder Açıkbaş ile Zeynep Beşerler’in oynadığı Şov Bizınıs, yaşanmışlıkların ön planda tutulduğu, sıcak bir komedi filmi niteliğinde…

Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak

Koruma duygusuyla başlayıp ardından gönül bağına dönüşen filmin yönetmenliğini Ali İlhan gerçekleştirirken, başrolleri ise Claudia Cardinale, İsmail Hacıoğlu, Lavinia Longhi ile Teoman Kumbaracıbaşı paylaşıyor.

Yıllar önce oğlunu ve kendisini terk eden kocasından sonra hiçbir erkeği kapısından bile içeri sokmayan Sinyora Enrica, evindeki boş odaları kız öğrencilere kiralamakta ve pazarda çalışmaktadır.

Yıllarca bozmadığı bu kuralı, evine gelen Türk öğrenci Ekin için bozar. Enrica’nın oğlu Giovanni’nin annesine karşı haksız davranışları, Ekin’de Enrica’ya karşı bir koruma duygusuna dönüşür ve aralarında bir gönül bağı oluşur.

72. Koğuş

Kaptan’ın platonik bir aşkla bağlı olduğu kadınlar koğuşundaki Fatma, zinadan hükümlü bir mahkumdur. Tahliyesi yakın olan Fatma, dışarı çıktığında elinde biraz para bulunsun diye cezaevinde çamaşır yıkamaktadır.

Kerem Alışık, Hülya Avşar, Yavuz Bingöl ve Songül Öden’in başrolleri paylaştığı filmin yönetmenliğini ise Biket İlhan gerçekleştirdi.

Saklı Hayatlar

Alevi toplumunun yaşamak zorunda bırakıldığı ötekileştirme duygusunun doğrudan konu edildiği filmin yönetmenliğini A. Haluk Ünal yaparken, başrolleri ise Ceren Hindistan, Yusuf Akgün, Laçin Ceylan ve Zerrin Sümer paylaştı.

Saklı Hayatlar, ele aldığı konu itibariyle Kültür Bakanlığı Fonu’ndan destek alan bir ilk film niteliğindedir…

Kaybedenler Kulübü

Kaan ile Mete, 90’lı yılların ikinci yarısında, bir radyo programı yapmaya başlarlar. Programın şöhreti hızla yayılırken, eski hayatlarına da aynen devam ederler. Kaan, aradığı aşkı Zeynep’de bulur ve tutkuyla yaşamaya çalışır.

Bu arada herkesin kendi kaybını bulduğu program Kaybedenler Kulübü, toplumun farklı kesiminden insanları buluşturmaktadır.

Nejat İşler, Yiğit Özşener, Ahu Türkpençe ile İdil Fırat’ın başrolleri paylaştığı filmin yönetmenliğini ise Tolga Örnek gerçekleştirdi.

Bizim Büyük Çaresizliğimiz

Seyfi Teoman’ın yönettiği, İlker Aksum, Fatih Al, Güneş Sayın ve Taner Birsel’in oynadığı “Bizim Büyük Çaresizliğimiz” isimli filmle, birbirlerinden habersiz aynı kıza aşık olan iki yakın arkadaşın hayatlarında açılacak yeni bir sayfa konu ediliyor.

İki yakın arkadaş, aynı evde yaşamaya başladıklarında diğer arkadaşları Fikret, bir trafik kazası geçirir ve annesiyle babasını kaybeder. Almanya’ya geri dönmesi gereken Fikret, Ender ve Çetin’den, Ankara’da üniversite öğrencisi olan kız kardeşi Nihal’in okulunu bitirene kadar, onlarla kalmasını ister. Bir süre sonra kaçınılmaz olan gerçekleşir.

Ender ve Çetin, birbirlerinden habersiz Nihal’e aşık olurlar. Bu ortak aşk, Ender ve Çetin’in dostluğunda yeni bir sayfa açar.

Başvekil: Son 24 Saat

Başbakan Adnan Menderes’in idam sürecindeki son 24 saatinin geriye dönüşlerle anlatıldığı filmde, idama hazırlanışı, gördüğü psikolojik ve fiziksel işkenceler, iki oğlunun ölümü incelenirken, idamından günümüze kadar olan süreçte hangi zengin ailelerin ortaya çıktığı da tek tek ele alınıyor.

İsmet İnönü’nün idamlara bakış açısı ve yürüttüğü politika, Celal Bayar’ın durumu ve darbeyi hazırlayan gizli güçler de filmde ayrıntılı bir şekilde işleniyor.

İncir Reçeli

Metin, 30’lu yaşlarında hayatını TV’lere skeç yazarak kazanan bir adamdır. Yazdığı senaryoların reddedildiği bir gün gittiği barda, hayatını tümüyle değiştiren Duygu’yla tanışır. Duygu ve Metin bir masala başlarlar ama sonu başından belli bir masaldır bu…

Çınar Ağacı

Büyük Adam Küçük Aşk ile geniş kitlelerin beğenisini kazanan, Uluslar arası Sinemacı Handan İpekçi’nin yazıp yönettiği “Çınar Ağacı” adlı filmin dev kadrosunda ise Nurgül Yeşilçay, Nejat İşler, Celile Toyon, Meral Okay, Ebru Özkan, Settar Tanrıöğen, Hüseyin Danyal ve Ragıp Savaş yer alıyor.

Bir Avuç Deniz

Bir Avuç Deniz isimli filmde, Deniz isimli bir kızın, Deniz'e aşık Mert'in, Mert'e aşık Deniz ve Dilek'in, belki de hepsinden önemlisi, oğlu Mert'e aşık Rana Hanım'ın hikayesi anlatılıyor.

Bir avuç aldığımız deniz, gerçekten deniz midir sorusundan yola çıkarak tutkularımızın sınırının sorgulandığı filmin yönetmenliğini Leyla Yılmaz yaparken, başrollerini ise Berrak Tüzünataç, Engin Altan Düzyatan, Zeynep Özder ve Ahu Yağtu paylaşıyor.

Gölgeler ve Suretler

Derviş Zaim’in son filmi Gölgeler ve Suretler’de, 1963’te başlayan olaylar sırasında Karagöz oynatıcısı olan babasından ayrı düşen genç kızın geçirdiği dönüşüm ve olgunlaşma süreci anlatılıyor. Yıkılıp yanan köylerden, daha güvenli olan şehre kaçış esnasında yaşanan acılar, dostluklar ve savaş ortamı hikayeye ışık tutuyor. Derviş Zaim’in minyatür sanatını anlattığı “Cenneti Beklerken”, hat sanatını ele aldığı “Nokta”dan sonra, üçlemenin son filmi olan ve gölge sanatını işlediği “Gölgeler ve Suretler” isimli filminin başrollerinde ise Settar Tanrıöğen ve Buğra Gülsoy yer alıyor.

Suret – i Aşk

Osman Sınav ve Elif Şafak’ın hazırlıklarını sürdürdüğü Suret-i Aşk adlı film, bir İstanbul hikayesini anlatacak.

Ya Sonra

Romantik komedi türündeki filmde Özcan Deniz ile Deniz Çakır birbirlerine tutkulu iki sevgiliyi canlandırıyor.

Deniz Çakır, “Ya Sonra” isimli filmde “Yaprak Dökümü”ndeki Ferhunde’nin aksine, altın kalpli birisine hayat veriyor.

Filmde, Özcan Deniz bir veterineri, Çakır ise bir mimarı canlandırıyor.

Çanakkale Ruhu

Çanakkale Ruhu adlı filmde iki kardeşin Çanakkale Savaşları’nda karşı karşıya gelmesi üzerinden gelişen olaylar anlatılıyor.

Türk – İngiliz ortak yapımı olan filmde, Oktay Kaynarca ile henüz ismi açıklanmayan Hollywood’dan iki oyuncu başrol oynayacak.

Ayhan Hanım

Nefes: Vatan Sağolsun filminin yönetmeni Levent Semerci yeni filmi Ayhan Hanım’da 12 Eylül darbesinin öncesi ve sonrasındaki acıyı derinden yaşayan bir annenin hikayesini anlatacak.

0 yorum :

Guliver'in Gezileri...

14:36 ebru altin 0 Comments

Rob Letterman’ın yönettiği, Jack Black, Jason Segel, Emily Blunt ile Amanda Peet’in oynadığı Gulliver’in Gezileri (Gulliver’s Travels), 29 Aralık 2010’da Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarılacak.


Filmin konusu ise şu şekilde...

Yıllardır çalışıp umduğunu bulamayan ve New York'ta bulunan bir gazeteci, seyahat hikayesi yazmak için şehir dışına çıkar ve aniden çıkan bir kasırga onu uzak bir diyara, Lilliputianların diyarına götürür.

Zor bir başlangıçtan sonra halkın en büyüğü olan Gulliver, yeni 10 santimetrelik arkadaşlarıyla PDA, video oyunları gibi modern teknolojileri paylaşır.







0 yorum :

İstanbul Modern Sinema'da Avustralya Sinemasından Bir Seçki: Farklı Büyüme Hikayeleri...

10:38 ebru altin 0 Comments

İstanbul Modern Sinema, 2 - 12 Aralık tarihlerinde Avustralya Büyükelçiliği ile işbirliğiyle, Avustralya sinemasından 11 filmlik bir seçki sunacak. ‘Büyüme’ temasına odaklanan ve arka planda Avustralya manzaralarıyla bezenmiş bu filmler eşcinsellik, göçmenlik, ırkçılık gibi konular üzerinden farklı büyüme hâllerini mercek altına yatıracak. Avustralyalı yönetmenlerin yönettiği ve Hollywood filmlerinden bildiğimiz Russell Crowe, Heath Ledger ve Toni Collette gibi oyuncuların rol aldığı filmler, büyüme sürecinin sancıları kadar eğlenceli yanlarını da yansıtacak.

Programda Rachel Ward’ın “Güzel Kate” (2009), Elissa Down’ın “Siyah Balon” (2008), Richard Roxborough’un “Babam Romulus”(2007), Bill Bennett’in “Öp ya da Öldür” (1997), Rowan Woods’un “Delikanlılar” (1998) ve “Somersault” (2004), Ana Kokkinos’un “Kafa Kafaya”(1998), Geoff Burton ile Kevin Dowling’in “Hepimizin Toplamı” (1994), Sue Brooks’un “Japon Hikâyesi” (2003) ve Gregor Jordan “İki El” (1999) isimli filmleri sunulacak.

Seçki kapsamında gösterilecek filmler ise şu şekilde olacak...

Güzel Kate / Beautiful Kate
Yönetmen: Rachel Ward
Oyuncular: Ben Mendelsohn, Maeve Dermody, Rachel Griffiths, Sophie Lowe

Yazar Ned Kendall, ölüm döşeğindeki babasına veda etmek üzere kız kardeşi Sally tarafından büyüdüğü eve çağrılır. Aile evi uzak ve kasvetli bir bölgededir. Hikaye ilerledikçe aile hakkında tekin olmayan şeyler olduğu ortaya çıkar.

Ned’in Kate adında ölmüş bir ikiz kızkardeşi vardır ve Kate’le geçirdikleri çocukluk anılarına gömülür. Ama bu anılara yolculuk çok daha derinlere saklanmış karanlık aile sırlarını yavaş yavaş ortaya çıkarmaya başlar.

Rachel Ward’ın senaryosunu yazdığı ve yönettiği ilk film olan Güzel Kate, kuvvetli görselliği sayesinde etkileyici bir atmosfer yaratmayı başarıyor.

Siyah Balon / The Black Balloon
Yönetmen: Elissa Down
Oyuncular: Rhys Wakefield, Luke Ford, Toni Collette

Thomas’ın tek istediği normal bir ergen olmaktır fakat otistik kardeşi Charlie yüzünden tüm fırsatlar elinden kaçar. Thomas, kız arkadaşı Jackie sayesinde kardeşini kabul edebilecek midir? Yönetmen Elissa Down’un iki otistik kardeşiyle büyümüş olması da böylesine bıçak sırtı bir konuyu yeterli bir duygusallık ve keskin bir gerçekçilikle işlemesini sağlıyor.

Filmde anneyi oynayan Collette’in performansıyla güçlenen film, yoğun bir aile dramı içinde kendini gerçekleştirmeye çalışan Thomas’ın ölçülü ve etkiliyici hikâyesini izliyoruz.

Babam Romulus / Romulus, My Father,
Yönetmen: Richard Roxborough
Oyuncular: Eric Bana, Franka Potente, Marton Csokas

Raimond, 1950’lerin Avusturalya taşrasında Romen göçmeni Romulus ve onun Alman eşi Christina’nın oğludur. Fakir bir hayatları olduğu gibi Christina’nın da psikolojik problemleri vardır. Romulus, Christina’nın kendisini en yakın arkadaşları Mitru’yla aldattığını ve ondan bir bebek beklediğini öğrenir. Çift ayrılır, Romulus bir akıl hastanesine yatırılır. Hastaneden çıktıktan sonra Romulus oğlunu sağlıklı yetiştirebilmek için çok büyük bir mücadele verir. İmkânsız bir aşkın ve babayla oğlu arasında asla koparılamayacak kuvvetli bağın dramatik öyküsü anlatılıyor.

Öp ya da Öldür / Kiss or Kill
Yönetmen: Bill Bennett
Oyuncular: Frances O'Connor, Matt Day, Barry Langrishe

İki sevgili, olan Nikki ve Al karşılarına çıkan işadamlarını soyarak hayatlarını kazanırlar. Nikki barda tanıştığı adamları otel odasına çıkarır, onları ilaçla uyutur. İşadamları genellikle evli oldukları için polise şikayet edemezler ve iki aşık bütün Avusturalya kırsalını bu şekilde dolaşır. Fakat ikilinin son kurbanı beklenmedik bir şekilde ölür ve eşyalarının arasından ünlü eski futbolcu Zipper Doyle’un pedofil olduğunu kanıtlayan bir video ortaya çıkar. Bu fırsatı kaçırmazlar ve ünlü atlete şantaj yapmaya başlarlar. Avustralya’nın içlerinde Nikki, Al, polis ve Zipper Doyle arasında amansız bir takip başlar. Renkli yan karakterlerle bezenmiş sürükleyici bir yol filmi...

Delikanlılar / The Boys
Yönetmen: Rowan Woods
Oyuncular: David Wenham, Toni Collette, Lynette Curran

Brett Sprague, saldırı suçundan bir süre hapiste yattıktan sonra şartlı tahliye olur ve annesi, iki erkek kardeşiyle sevgilisinin onu bekledikleri evlerine geri döner. Aile Brett’in çevresinde biraraya gelir. Fakat Brett’in şiddet eğilimli yapısı, ailesindeki tüm olumlu gelişmeleri alaşağı ettiği gibi aileyi de kendisiyle birlikte felakete sürükler.

Toni Collette’in Brett’in kız arkadaşı Michelle rolünde göz dolduran bir performans sergilediği film, Avusturalya kenar mahallerinde alt sınıf bir ailenin hayat mücadelesini sınıf, cinsiyet ve aile bakış açılarını ihmâl etmeyerek gözler önüne seriyor.

Somersault
Yönetmen: Rowan Woods
Oyuncular: Abbie Cornish, Sam Worthington, Lynette Curran

Heidi, annesinin sevgilisi ile öpüşürken annesine yakalanınca evden kaçar. Bir zaman sonra kalacak bir yer ve bir markette iş bulmayı becerir. Heidi çocukluk, tekerlemeler ve boyama defterleriyle; yetişkinlik, çalışmak, cinsellikle, sosyal hakaret ve iftiralarla başa çıkmak arasında kalmıştır. Bir çiftçinin oğlu olan Joe ile sevişmektedir. Acaba yetişkinlikten kurtulup bir süre daha çocuk kalabilecek midir? Avusturalya Oscar’larında bolca ödüllendirilen Rowan Woods’un bu düşük bütçeli filmi, genç bir kızın edindiği yeni deneyimlerle cinsellik ve sevgi arasındaki farkı anlamasının güzel bir hikâyesi.

Kafa Kafaya / Head On
Yönetmen: Ana Kokkinos
Oyuncular: Alex Dimitriades, Paul Capsis, Julian Garner

19 yaşındaki Ari bir yandan cinsel kimliğini keşfetmeye çalışırken, bir yandan da Yunan göçmeni ailesiyle mücadele etmektedir. Zamanında radikal eylemci olup, bugün geleneksellik içinde hapsolmuş olan ebeveynlerinden artık nefret eden Ari, uyuşturucu kullanır ve eşcinseldir. Buna rağmen bir arkadaşının kız kardeşiyle ilişkiye giren Ari, bir yandan da hiçbir şeyden haberi olmayan geleneksel Yunan ailesinin orta sınıf hayalleriyle başa çıkmaya çalışır. Cinsel kimlik, kültürel yabancılaşma, konformizm ve bireysellik gibi konulara temas eden Kafa Kafaya, tam bir büyüme hikayesi.

Hepimizin Toplamı / The Sum of Us
Yönetmen: Geoff Burton & Kevin Dowling
Oyuncular: Jack Thompson, Russell Crowe, John Polson

Dul bir baba iki karmaşık sorunla karşı karşıyadır: Bir yandan kendisi için “Bayan Doğru”yu ararken, bir yandan da 20 yaşındaki eşcinsel oğlu için “Bay Doğru”yu aramaktadır. Filmde, alışılmış ebebeyin tavrının tersine oğlunun eşcinsel kimliği ile barışık bir baba izliyoruz.

Oğlunun mutluluğu için çırpınıyor. Başlarına gelen trajediler sonrası ayakta kalmayı başaran farklı bir baba- oğlun eğlenceli ve duygusal hikâyesi.

İz Peşinde / The Tracker
Yönetmen: Rolf de Heer
Oyuncular: David Gulpilil, Gary Sweet, Damon Gameau

Yıl 1922, Avustralya’da bir yer. Avustralyalı bir Yerli beyaz bir kadını öldürmekle suçlanınca, onu yakalamak için, üç beyaz adam (Fanatik, Takipçi ve Gazi) ve onlara yardım etmesi için deneyimli bir Avustralyalı yerli (İz Sürücü) görevlendirilir. Böylece ıssız çölde iz peşine düşerler, ama ırkçılık için ve ırkçılığa karşı kendi içlerindeki mücadele, suçluyu aramalarının önüne geçecektir. Bu efsanevi film Western’i andıran aksiyonuyla, etkin oyunculuklarla, vahşi doğanın içinde geçen çarpıcı bir av öyküsü.

Japon Hikâyesi / Japanese Story
Yönetmen: Sue Brooks
Oyuncular: Toni Collette, Gotaro Tsunashima, Lynette Curran

Muhteşem Avustralya manzarası önünde önce yanlış anlamalar ve nefretle başlayan, ardından aşka dönüşen bir hikâye anlatıyor. Fakat bu filmi klasik bir aşk filmiyle karıştırmamak lazım, beklenmedik sürprizlerden sonra filmin aslında öyküsünden çok, “bundan sonra neler olacak?” sorusuna odaklandığını fark edeceksiniz. Çünkü artık yolun sonuna gelindiğinde, karakterlerden hiçbiri ilk başladığı noktaya dönecek durumda değildir.

İki El / Two Hands
Yönetmen: Gregor Jordan
Oyuncular: Heath Ledger, Bryan Brown, David Field

Bir mafya için taşıması gereken ganimeti çaldıran 19 yaşındaki Jimmy (Ledger) böylece çok azılı bir ganstere borçlanmıştır ve kısa zamanda parayı bulması gerekir. Bu arada kaybolan paralar iki çocuğun eline geçer ve onlar için de bir alışveriş çılgınlığı başlar. Jimmy bu telaş arasında masum güzel bir kıza aşık olur. Sidney’in arka sokaklarını gözler önüne seren, temposu hiç düşmeyen eğlenceli bir film.

0 yorum :

V for Vendetta: Özgürlüğün Gücü Adına V...

11:25 ebru altin 0 Comments


Kanallar arasında zaping yaptığım esnada, uzun bir süre önce izlediğim V for Vendetta'yla karşılaşınca, açıkçası başka bir yere gitme ihtiyacı duymadan direkt olarak o kanalda (Fox Tv) kalmayı tercih ettim...

Alan Moore'un yazıp David Lloyd'un çizdiği aynı isimli çizgi romandan, Wachowski biraderlerin katkılarıyla beyazperdeye uyarlanan V for Vendetta adlı filmde, geleceğin İngiltere'sinde geçen İngiliz halkının uyanış öyküsü ele alınır.

"Bu maskenin altındaki et ve kemiklerden oluşan yüz, benim benliğime ait değil. Bu maskenin altında etten fazlası var. Bu maskenin altında bir fikir var ve fikirler kurşun geçirmez!" V repliği bile filmi takribi 150 dakika boyunca başlı başına seyrettirmeye yeter de artar.

Filmin Konusu: Geleceğin totaliter İngiltere'sinde geçen "V for Vendetta" isimli filmde "V" olarak bilinen maskeli bir adam tarafından bir ölüm - kalım durumundayken kurtarılan, yumuşak başlı genç kadın Evey'in hikayesi anlatılır.

Son derece karmaşık biri olan V, aynı anda hem eğitimli, gösterişli ve şefkatli, hem de korkuyla sindirilmiş vatandaşlarına, egemenliklerini geri vermeye azmetmiş olduğu içinde bir o kadar sert ve intikam peşinde olan birisidir.

V, İngiltere halkını, hükümeti zehirleyen kokuşmuşluk ve acımasızlıktan kurtarmak amacıyla, seçilmiş liderlerinin diktatörlük anlayışını eleştirir ve vatandaşları kendisiyle Guy Fawkes günü olan 5 Kasım'da Parlamento'nun çevresinde buluşmaya davet eder.

5 Kasım 1605'te Guy Fawkes, Parlamento binasının altındaki bir tünelde, 36 varil barutla yakalanmıştı. O ve komplo arkadaşları, "Barut Komplosu" nu, 1. James iktidarındaki hükümetin zorba yönetimine karşı organize etmişlerdi. Fawkes ve yandaşları asıldı, sürüklendi ve cesetleri parçalandı. Hükümeti düşürme planları ise asla gerçekleşmedi.

O isyanın ruhunu canlandırmak ve o günü yad etmek için V, Fawkes'un 5 Kasım 1605'te giriştiği komployu tamamlayacak, Parlamento'yu da havaya uçuracaktır.

V'nin gizemli geçmişi hakkındaki gerçeği öğrenen Evey ise bununla birlikte kendi hakkında da bir gerçeği keşfederek, zulmün ve kokuşmuşluğun hüküm sürdüğü bir topluma özgürlük ve bağımsızlığın geri kazandırılması için planlar yapan V ile beklenmedik bir ittifak içine girer.

0 yorum :

En Ucuz Sinema Bileti Malatya'da....

10:59 ebru altin 0 Comments

Düşük bilet ücretiyle Malatya İnönü Üniversitesi'nde okuyan 20.000'e yakın öğrenciye çok uygun fiyatlarla film izletme, Malatya ve çevre il sinemaseverlerini festivalle kaynaştırmak amacıyla, 1. Malatya Uluslararası Film Festivali'nde bilet ücretleri sembolik rakamlarda tutuldu.

Uzun metraj filmlerin bilet ücretleri, Türkiye'de şimdiye kadar festivallerde rastlanan en düşük düzeyde tutulup, öğrenciye 2, tam ise 3 TL olarak belirlendi.

Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi Ana Salon'da ve Avşar Sinemaları'nda saat 10.00'da gösterilecek çocuk filmleri de ücretsiz izlenebilecek.

0 yorum :

En İyi 10 Sinema Salonu...

10:54 ebru altin 2 Comments


Dün, Hürriyet Gazetesi'nin ekinde Mehmet Özdoğan imzalı bir haber gözüme ilişti. Özdoğan, haberinde En İyi 10 Sinema Salonu'ndan bahsediyordu. Gazeteyi okuyanlarınız varsa zaten haberdarsınızdır. Yok, denk gelip okumadıysanız da eğer sevgili Mehmet Özdoğan'ın hazırladığı haberi sizlerle paylaşıyorum.

Ayrıca sadece paylaşmakla kalmıyor, sırf merakımdan şunu da soruyorum. Sizin yaşadığınız şehirde en iyi sinema salonu hangisi ve neden? Fırsat bulup da görüşlerinizi paylaşırsanız çok memnun olurum.

Sevgili Özdoğan'ın hazırladığı habere gelecek olursak eğer, En İyi 10 Sinema Salonu ise şu şekilde sıralanmış, bilginize...

1. Kanyon Cinebonus / İstanbul
2. G-Mall Cinebonus / İstanbul
3. City's City Life / İstanbul
4. Atlas Sineması / İstanbul
5. İstinye Park AFM / İstanbul
6. Beyoğlu Sineması / İstanbul
7. Profilo AFM / İstanbul
8. Büyülü Fener / Ankara
9. Forum Bornova AFM / İzmir
10. Suadiye Movieplex / İstanbul

Gelelim bu sinemaların ilk sıralara yerleşmesinde etken olan teknik detaylarına...

Kanyon Cinebonus

Kanyon AVM'deki Cinebonus sinemaları iki katlı. 300'er kişilik iki büyük salonu var. Toplam koltuk sayısı 1600. İç tasarımı uzay mekiğini andırıyor. Tuvaletinden lobisine her yerde LED ekran var. Ses sistemi, Oscar ödül töreninde kullanılanla aynı. Üç boyutlu film izleyebilirsiniz. Biletinizi ister gişelerden, ister telefonla, ister www.mybilet.com'dan alabiliyorsunuz. Hafta içi tam 15.50, öğrenci 13.50, haftasonu ise tam 17.50, öğrenci 15.50 lira...

G-Mall Cinebonus

Maçka'daki sinemanın en sevilen özellikleri, tavanının yüksekliği ve havalandırma sistemi. Birçok filmin gala ve ön gösterimleri burada yapıldı. (ve yapılmaya da devam ediyor) Yedi ayrı salon, 792 koltuk var. Sevgili koltuğu da denen ikili koltukları Türkiye'de ilk kullanan salonlardan.

Güçlü bir ses sistemi var. Önünüzdeki ne kadar uzun boylu olursa olsun, perdeyi görüyorsunuz. Biletler hafta içi tam 15, öğrenci 13; hafta sonu tam 17, öğrenci ise 15 lira. İnternetten ve gişelerden satın alabilirsiniz.

City's City Life

Yedi sinema salonu ve 803 koltuğu var. Nişantaşı City's AVM'de yer alıyor. 700 metrekarelik fuaye alanı, parti ve özel davetler içinde kullanılıyor. Koltukların tasarımcısı, Ferrari koltuklarını tasarlayan Poltrona Frau.

50 kişi ve üzeri gruplara indirim var. Dolby Digital Surround Ex ses sistemi kullanılıyor. Biletler hafta sonu 16, öğrenci 13.50; hafta içi tam 13.50, öğrenci 12 lira.

Atlas Sineması

Beyoğlu'nda tarihi Atlas Pasajı'nın içinde yer alan sinema, 1932'den bu yana sanat merkezi olarak kullanılıyor. 1985'te hazineye devredilen sinemayı şu anda Türker İnanoğlu işletiyor.

Ses sisteminden dekorasyonuna, tepeden tırnağa yenilendi. 500, 130 ve 85 kişilik üç salon var. Büyük salonunun düzeni amfi tiyatro şeklinde. Atlas'ın en sevilen özelliği loca sistemi. Oturma düzeni ve havalandırma sistemiyle ilgili sıkıntılar yaşansa da, sinemada nostalji isteyenlerin adresi. Hafta içi ve hafta sonu bilet fiyatları aynı: Tam 10, öğrenci 8 lira...

İstinye Park AFM

2007'de İstinye Park AVM'de hizmete girdi. 12 salonu ve 2 bin 136 koltuk kapasitesi var. Toplam üç salonda, üç boyutlu sinema izleme olanağı bulunuyor. Koltuklar ve ses düzeni son teknolojiye göre tasarlanmış.

Pazartesi, salı ve perşembe tam 16, öğrenci 14 lira. Çarşamba günü herkes 14 lira, hafta sonu tam 17.50, öğrenci 15.50 lira. 3D keyfi için 2 TL fazla ödüyorsunuz. İster gişeden, ister internetten, ister telefonla biletinizi satın alabilirsiniz.

Profilo AFM

1998'den beri Mecidiyeköy'deki Profilo AVM'de hizmet veren AFM'nin yedi salonu var. Birinde 3D teknolojisiyle filmler izleniyor. Toplam kapasite 1500 kişi. Gala ve ön gösterimlere de sık sık ev sahipliği yapıyor.

Salonlarda en sevilen, son teknolojiyle tasarlanan Dolby Dijital Ses Sistemi. Pazartesi, salı ve perşembe tam 13, öğrenci 11 lira. Cuma, cumartesi ve pazar ise tam 14, öğrenci 12 lira. Çarşamba halk günü ve herkese 11 lira. İnternetten ve telefondan bilet satın alınabiliyor.

Beyoğlu Sineması

1989'da kuruldu. Avrupa Sinemalar Birliği üyesi... Dolby teknolojisi var. Genelde ödüllü filmler gösteriliyor. İki salon var. Beyoğlu ve Pera... Toplam 351 koltuk bulunuyor. Tam bilet 10, öğrenci 8 lira. Çarşamba halk günü, herkese 8 lira. Film festivallerine ev sahipliği yapıyor.

Büyülü Fener Kızılay

Büyülü Fener'in Kızılay şubesi, 11 salonda, 1100 kişilik kapasiteyle hizmet veriyor. En son Dolby ve üç boyutlu sinema teknolojisi kullanılıyor. Fiyatlar 9 - 13 lira arasında. Kredi kartı geçiyor, internetten rezervasyon yaptırılabiliyor. 2005'de açıldı. Ücretsiz otopark ve vale servisi var.

Forum Bornova AFM

Forum Bornova AVM'nin içinde. Yedi salon var, kapasitesi 1000 kişi. Bir salonda 3D keyfi yaşanıyor. Dolby Digital Ses Sistemi'nin kullanıldığı salonlarda, hafta sonu yer bulmak zorlaşıyor. Hafta içi tam bilet 14, öğrenci 12 lira. Haftasonu tam 15, öğrenci ise 13 lira oluyor. www.afm.com.tr de bilet satın alabilirsiniz. AVM'de ücretsiz açık otopark da var.

Suadiye Movieplex

İstanbul Anadolu yakasında 14 senedir hizmet veriyor. Yedi farklı salon var. Kredi kartıyla ve telefondan bilet alabiliyorsunuz. Dolby Digital Ses Sistemi kullanılıyor. Toplam kapasitesi 870 kişi. Perdelerin boyutu 5x11.20 metre. Bilet fiyatları, hafta içi ve hafta sonu 17.00'den önce tam 12.5, öğrenci 10 lira; hafta sonu 17.00'den sonra tam 15, öğrenci ise 12.5 TL...

2 yorum :

Avatar: Pandora Yolcusu Kalmasın

10:42 ebru altin 0 Comments

Hayalgücü malum engin bir deniz ve o denizin içerisine de 35 trilyon rengin girdiğini hesaba katarsanız eğer, ortaya çıkan tablonun albenisine kapılıp gitmeniz de inanın çok kolay olacaktır. Zira fragmanlarının ilk 20 dakikalık kısmının internet ortamına düşmesiyle birlikte insandaki merak duygusunu tavan noktasına ulaştırmayı başaran ve şu aralar sinema salonlarındaki yerini alan Avatar'da bu tanımlamaya birebir şahit olabilirsiniz.


Film, Pandora adlı bir gezegende yaşayan Na'vi ırkının, dünyalı istilacılar tarafından sömürülme öyküsü etrafında şekilleniyor.

Aslında hikayesine çok da yabancı olmadığımız filmi, benzerlerinden ayıran tek özelliği ise elbette ki 3 boyutlu (3D) olarak ele alınması oluyor. 1977 yılından bu yana Yıldız Savaşları'nın hakimiyet sürdüğü bilimkurgu evrenini, Terminatör ile sarsan, 25 yıl sonra ise Avatar ile kendi düşsel evreninin sonsuzluğunda krallığını ilan eden efsanevi yönetmen James Cameron, sinema tarihinde çığır açan filmi Avatar ile bir kez daha seyircilerini büyülemeyi başarıyor.

Nitekim bugüne kadarki yönetmenlik serüveninde ele aldığı pesimist teknoloji ve insan ilişkisini gözler önüne sermekten kesinlikle kaçınmayan başarılı yönetmen, son filmi Avatar ile bu özelliğini bir kez daha sevenlerine gösterme yoluna gidiyor.

Filmin yönetmenliğini üstlenen ve seneler öncesindeki hayalini perdeye aktarmak için teknolojinin gelişmesini bekleyen James Cameron, doğayla iç içe yaşayan ve kendilerini gezegenlerinin fiziksel gücüyle bütünleştirip o şekilde tanımlayan bir ırkın, uzaylı istilasına uğradığı bir dönemi ele alıyor aslında. Kaldı ki bu dönemi anlatırken Yunan mitolojisindeki ilk tanrıça Gaia'nın gizem dolu öyküsünden yararlanmayı da ihmal etmiyor.


Yarı felçli bir savaş gazisi olan Jake Sully, kendilerine özgü dilleri ve kültürü olan, barış ve doğa ile örtülü bir çevrede yaşayan Na'vi halkının arasına gönderilir. Askeri bir şirket, uzaktaki bu gezegeni ve barındırdığı kaynakları incelemek üzere Avatar adlı bir program oluşturmuştur. Bu program ile insanlar, genetik mühendisliğinin de marifetleriyle yarı insan yarı Na'vi haline getirilir ve misyoner olarak Pandora'ya gönderilir. Botanist Dr. Grace Augustine ile programa gönüllü olarak katılmış Jake'in bedenlerinin Avatar'ı yaratılacak ve böylece Jake'e de felç olmuş bedenini, başka bir formda kullanma şansı verilmiş olacaktır.


Aslında yabancısı olduğumuz bu yeni dünyaya Jake Sully isimli, tekerlekli sandalyeye mahkum kalmış bir gazinin gözünden bakıyoruz da diyebiliriz. Çünkü Jake, kendi avatarında yeniden doğduğu halde yürüme yetisini de geri kazanmıştır.

Bu arada filmin esas kızı olan, Pandora'nın güzel dişilerinden birisi olan prenses Neytiri ile Jake arasındaki öğreten - öğrenen ilişkisinin ilerleyen süreçte duygusal bir ilişkiye dönüştüğünü de parantez içinde belirtmiş olalım.

Görselliğin tamamen uç noktalarda ele alındığı ve o renk aurasının içerisinde kendinizi bir yerden bir yere savururken bulduğunuz noktada, Pandora adı verilen bu gezegende üç saatliğine de olsa yaşamayı aklınızdan geçirirseniz eğer, vakit kaybetmeden Avatar'ın o sihirli yolculuk alemine yolculuk yapmanızı şiddetle tavsiye ederim. Kısaca Pandora yolcusu kalmasın… Hepinize iyi seyirler…

0 yorum :

Kurt Adam: Dolunay'a Hayatın Karanlık Yönüne Bakmak...

11:09 ebru altin 0 Comments

Mitolojide kendine Lycaon adlı bir karakterle yer bulan, ortaçağ efsanelerinde ise şeytanın ordusunda olduğu iddia edilen kurt adam, popüler kültüre 20.yüzyılda yazılan gotik korku filmleriyle giriş yaptı. 1941 yılında Universal tarafından çekilen ve başrolünde Lon Chaney Jr'ın oynadığı film, kurt adam efsanesini geniş kitlelerle tanıştıran ilk film oldu. Ancak nitelik açısından en iyi çıkışını Jack Nicholson'ın başrolünde oynadığı 1994 yapımı Kurt / Wolf filmiyle yaptı.


Nitekim dolunay zamanı kurt şeklinde bir yaratığa dönüşme yeteneğine sahip bir insan olarak tasvir edilen mitolojik yaratığın tüm dünyayı büyülemesinden etkilenen yapımcılar, bu fırsatı kaçırmayarak, kurt adamı sembolik bir alt tür olarak seyircilerin beğenisine peşi sıra çıkarmaya başladılar. Yalnız bu süreç içerisinde kısaca peşisıra piyasaya çıkan kurt adamlar aleminde, tek bir farklılık yer aldı ki o da elbette oyuncu değişimlerinden ibaret oldu. Onun dışındaki hemen hemen tüm detaylar da aynı kaldı zaten…

Kurt adam filmlerinin olmazsa olmazı olan dolunay, gümüş kurşun, gümüş asa ve ateş hemen her filmde başarılı birer obje olarak deyim yerindeyse hayata geçirildi. Kimi başarılı oldu, kimisi ise eğreti bir şekilde öylece kalakaldı.

Bugünlerde gösterime giren ve korku filmlerinin başyapıtı kabul edilen aynı adlı klasik filminden günümüze uyarlanan The Wolfman - Kurt Adam ise kendi kökenlerine geri dönen lanetli adam efsanesini en nihayetinde beklentinin biraz altında kalmasına rağmen geri getirmeyi başardı gibi duruyor.

Lawrence Talbot'un çocukluğu, annesinin öldüğü gece sona ermiştir. Lawrence, sessiz sakin Victoria dönemi kasabası Blackmoor'u terk ettikten sonra kendisini toplayıp her şeyi unutmak için uzun yıllar boyunca ortalıkta görünmez. Ancak kardeşinin nişanlısı Gwen Coliffe'in kaybettiği biricik aşkını bulmak için yardımını istemesi üzerine arama çalışmasına katılmak için kasabaya geri döner.

Yazının devamını okumak için buraya tıklayınız

0 yorum :

Precious: Acı Bir Hayat Hikayesi - İçimizden Birisi...

11:33 ebru altin 0 Comments

80'lerin Harlem'indeyiz ve 16 yaşındaki genç bir kızın görüntüleriyle, ki bu kızın zaman zaman kah hayatına, kah iç sesini dinleme sürecine tanıklık ederek, bir anda filmin içerisinde kendimizi buluveriyoruz.


Onunla birlikte çektiği tüm sıkıntıları yaşarken adeta onun kimliğine bürünüveriyoruz. İtiliyoruz, kakılıyoruz, alay ediliyor ve dolayısıyla içimize kapanıyoruz. Bu kısır döngü bu şekilde sürüp gidiyor.

Bize uzak meseleler mi, elbette ki değil… Zira Yeşilçam klasiklerinin bol ajiteli, ağlaklı filmlerinden aşina olduğumuz bir durum sözkonusu. Dolayısıyla yabancılık çekmek bir yana Precious, bir anda içimizden birisi oluveriyor sanki…

Clarice `Precious' Jones, Harlem'de ona zulüm eden annesiyle beraber yaşayan 16 yaşında genç bir kızdır. Annesinin sevgilisi tarafından tecavüze uğrayan Precious aynı adamdan ikinci defa hamile kalmıştır. Eğitim hayatı da parlak gitmemektedir. Sınıfın sorunlu kızı olmasından dolayı okul yönetimi Precious'ı “Each One, Teach One” adlı özel bir eğitim programına gitmeye zorlar.

Devamını okumak için buraya tıklayın

0 yorum :

Soraya'yı Taşlamak: Kafalarda Beliren Soru Baloncukları...

19:57 ebru altin 0 Comments

İranlı yazar Freidoune Sahebjam'ın gerçek olaylardan yola çıkarak kaleme aldığı “The Stoning of Soraya” adlı kitabından beyazperdeye aktarılan Soraya'yı Taşlamak adlı filmde, İran'ın küçük bir köyünde zina yapmakla suçlanan masum bir kadının, köyün erkekleri tarafından taşlanarak öldürülmesi olayı acınası bir şekilde gözler önüne seriliyor.

Film süresi içerisinde, 4 çocuk annesi olan Soraya'nın nasıl bir komploya kurban gittiğini kah kızgınlık kah gözyaşlarıyla izliyoruz. Nitekim bu duygu geçişlerinin özellikle de kızgınlık boyutunun hali hazırda İran hükümetince recm adı altında devam ettirilmesinden ileri geldiğini söylememize de gerek yoktur herhalde.


Kocası tarafından devamlı şiddet gören Soraya, 14 yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenmek isteyen eşinden boşanmadığı için çeşitli iftiralara maruz kalmış genç bir kadındır. Eziyetin bini bin para hesabı kocasından çile çektiği yetmezmiş gibi zaman içerisinde eşinin kışkırttığı erkek çocuklarının da nefretiyle karşı karşıya kalır.

Soraya'nın tek düşüncesi ise bütün bu olan bitenler içerisinde sadece biraz daha fazla para biriktirip kızlarının geleceğini kurtarmaktır. Zira başına gelenlerin tek nedeni de aslında bu gerçektir. Kızlarını korumak, erkek zulmü ve egemenliğinden kurtularak bir birey olarak yaşamak istemesi, hepsi bu…

Devamını Okumak İçin Buraya Tıklayın

0 yorum :