Müthiş Film: Dedemin İnsanları...
Çocukluktan olgunluğa erişilene kadar ki evrede her daim şahit olduğumuz bir sözdü aslında "Siz göçmen misiniz?" sözü...Kimbilir belki bir arayış, belki de yerlerinden yurtlarından buralara getirilen dedelerimizin bir parçası olabileceğini düşünme duygusuyla sorulan sorulardı bunlar. Hiç anlamazdım açıkçası, insanlar neden merakla bu soruyu sorarlar diye... Ta ki büyüyünceye kadar!
Artık büyüdüm ve biliyorum insanların arayışlarının nedenini... Bir yerlere ait olamama duygusuyla sorulan sorulardı bunlar aslında, kendine ait bir parça bulabilme, konuşabilme isteğiydi... Yalnızlık çekmeme isteğiydi bir nevi...
Evet, benimde dedelerim Ege'nin karşı kıyılarından gelip, göç etmişler. Burada yaşamışlar, buranın insanı olmuşlar. Ekmişler, biçmişler, üretmişler... Ekmeklerini paylaşmışlar, birlikte gülüp, birlikte ağlayarak yaşamışlar. Peki biz gavur muyuz? Elbetteki hayır, hepimiz Türk'üz, hepimiz kardeşiz aksine...
Bir an için geçmişe gidip, boğazınıza yumruk olan bir döneme şahit olup, kendinizden parçalar gördüğünüz veya görmeye çalıştığınız bir film "Dedemin İnsanları" işte...
Sokaklar, evler, şiveler, insanların sıcaklığı her biri çocukluğuma götürüp, yaz tatillerinde şahit olduğum, hayal meyal suretlere kazınmış o insanları anımsattı bana birden... Rakı sofrasında oturan Mehmet Bey'i izlerken, babam vardı sanki karşımda... Kimbilir o da her dublesinde kimlere selam göndermek, kimleri anmak isterdi... Diyorum ya kimbilir?
"Dedemin İnsanları", 70'erin sonlarında ufak bir Ege kasabasında geçiyor. Girit'ten mübadele döneminde sürülmüş bir dede ile torununun hikayesini, torununun gözünden anlatan bir film...
Yazı müjdeleyen karne günüyle başlayan film, ailenin on yaşındaki torunu Ozan'ı, dedesi Mehmet Bey'in sokakta diğer çocuklarla kavga ederken bulması ve kulağından çekerek kavgadan çıkarmasıyla giriş yapıyor.
Ozan, Ege'de küçük bir sahil kasabasında yaşayan 10 yaşında bir çocuktur... Girit göçmeni dedesi Mehmet Bey nedeniyle arkadaşları onunla gavur diye alay etmektedir. Yalnız kalmaktan korkan Ozan, başta dedesi olmak üzere ailesine kızar ve "Biz Türküz" diyerek, onlara kafa tutar.
Ozan’ın dedesi Mehmet Bey, kasaba eşrafından, saygın bir adamdır. Kasaba halkına kol kanat gerer, sorunlarıyla ilgilenip, onlara yardım eder.
Aslında daha yedi yaşındayken, ailesi zorla topraklarından kopartılıp, mübadeleyle Girit’ten göçen bir ailenin çocuğudur, Mehmet Bey. En büyük arzusu ise ölmeden evvel doğduğu toprakları görebilmektir. Bu özlemle de sık sık içinde mektuplar olan şişeleri Ege’nin mavi sularına bırakır.
Tüm cinematografik ögelerle küçük bir kasabada yaşayan on yaşında bir çocuk ve dedesinin hikayesi yansıtılır bize bu filmle birlikte. Çağan Irmak hakkında uzun uzadıya bir şey yazmaya, malum hiç gerek yok. Yine yapmış yapacağını ve bizi senaryosuyla bir yerlere ustalıkla alıp, götürmüş… Ne diyelim yüreğine sağlık.
Geçmişe yolculuk yapıp, hafızalarınızın dehlizlerine uzanmak isterseniz eğer Dedemin İnsanları filmini kesinlikle kaçırmayın derim. Kimbilir belki sizde kendi dedenizin insanlarını bulursunuz.
PS. Bu da benden size bir güzellik olarak gelsin bakalım... Rena Dallia sizin için "Gul Bahar" diyor...
0 yorum :