The Help...

00:31 ebru altin 6 Comments

Gerek New York Times'ın çok satanlar listesinde birinciliği haftalarca kimseye kaptırmaması, gerekse de Hollywood yapımcılarına iyi malzeme konusu oluşturacak olmasından dolayı Kathryn Stockett'in ilk romanından beyazperdeye uyarlanan The Help, sosyal kuralları yıkan ve kendilerini tehlikeye atan gizli bir yazı projesi etrafında, sıradışı dostluk kuran 3 farklı ve olağanüstü kadının ilişkisini gözler önüne seriyor.

Bir nevi duyguların renginin olmadığını gösteriyor. İster beyaz, isterseniz de siyah olun. Önemli olan dost kalarak yaşayabilmektir diyor aslında film bizlere...

Objektif olmam gerekirse eğer filmin isminin ülkemizdeki karşılığının Duyguların Rengi olarak çevrilmesine inanılmaz sinir olmuştum. The Help eşittir Duyguların Rengi...

Açıkçası ne alaka olmuştum ilk etapta ama sonradan önyargımı ortadan kaldırıp, isminin neden böyle konulduğunu mesleki anlamda değerlendirince, kendime kabul ettirmekte pek de zorlanmadım bu ismi. Birçok filmde uygulanan yöntem bu filmde de karşımıza çıkmıştı işte. Şaşıracak veya tepki verecek birşey yok. Filmin tadını çıkart dedim, kendi kendime...
Eugenia Skeeter Phelan, Ole Miss'den yeni mezun olmuş ve bir yazar olarak çalışmak istemektedir. Jackson, Missisippi'de birlikte büyüdüğü diğer kızların aksine bir kariyer istemekte ve evli arkadaşları ve annesinin değişmeyen şaşkınlığına rağmen, evliliği ve çocukları ertelemek konusunda gayet istikrarlı davranmaktadır.

Yerel gazetede Bayan Myrna'nın temizlikte püf noktaları işini alınca en iyi arkadaşının hizmetçisi Aibileen'dan yardım ister ve kendini bir anda New York'daki bir kitap editörünün zoruyla gizli bir projeye başlarken bulur. Ortaya çıkardığı dokunaklı hikayeler ise açıkçası ilham kaynağı olur.

Aibileen Clark, hayatı boyunca Jackson, Missisippi'deki beyazların evlerinde hizmetçilik yapmıştır. İşverenlerinin 17 çocuğunu ve bir kazada kaybettiği kendi oğlunu yetiştirmiştir. Tek çocuğunun ölümüyle üzülen Aibileen, hem inancından hem de en iyi dostu Minny'den güç alır.
 Aibileen, yürekli ve saygın bir biçimde Leefolt ailesinin hizmetçisi olarak görevlerini yerine getirir. Küçük kızları Mae Mobley'ye bakar. Skeeter hayatına girince Aibileen kendini açar ve basit bir hareket büyük bir intikam riski taşısa da hayatında ilk kez hikayelerini anlatır.

Açık sözlü Minny ise Jackson, Missisippi'nin en iyi aşçısı olarak ün yapmış, 33 yaşında bir hizmetçidir. Hill Holbrook için çalışır. Ama saygısız bir hareketiyle kendini kovulmuş ve tabir-i caizse sudan çıkmış bir balık olan Celia Foote için Jackson'ın varoşlarında çalışırken bulur.

Minny, Aibileen'ın en iyi dostudur ve oğlunu kaybettikten sonra üzüntüsünü atlatmasına yardım etmiştir. Minny güçlü ve bağımsız olmasına rağmen yine de söz konusu Skeeter'ın projesi olduğunda mantıklı ve aynı zamanda makul derecede şüpheci davranır.

İnanılmaz birlikteliklerinden ise dikkat çekici bir kardeşlik doğar ve bu durum hepsine kendilerini tanımlayan sınırları aşma cesareti verir.

“The Help”, hayali bir hikaye olmasına rağmen ülkenin kültürel tarihinde en önemli dönemlerden biri olan değişim zamanları olan 1960'larda geçer ki o dönemdeki büyük bir ayıba da kanırta kanırta parmak basar.

Tate Taylor'ın yöentmenlik koltuğuna oturduğu filmin oyuncu kadrosuda oldukça zengin durumda. Viola Davis, Octavia Spencer ve Emma Stone ilk etapta aklıma gelen isimler...

Cinematografik ögeler açısından her türlü övgüyü hak eden filmi izlerken emin olun inanılmaz keyif alacaksınız. Benden söylemesi...

You Might Also Like

6 yorum :

  1. Çok güzele benziyor konu. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Ben şu anda kitabını büyük bir keyifle okuyorum , filmi de izlemek lazım , teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Ahu; evet konu ve kurgu çok başarı. Rica ederim :)

    Zeynep; Kitabı Türkçe'ye çevrildi mi yoksa İngilizce olarak mı okuyorsun canım? Bende alıp, okumak isterim doğrusu. Amerika'da Penguin yayınlarından basıldı onu biliyorum ama bizde hangi yayınevi bastı bilmiyorum

    YanıtlaSil
  4. sen söylersinde keyifli olmaz mı hiç?
    hafta sonu izlenecek filmim oldu bile:)
    öpüyorum güzellik:)

    YanıtlaSil
  5. Pasta Köşesi; Canımsın benimmmm, öptüm çok kocamann

    YanıtlaSil
  6. ilk kez duydum adını ama konusu güzelmiş.

    YanıtlaSil