Bir Tutam Cennet:Dile Benden Ne Dilersen

12:04 ebru altin 0 Comments

Ölüm anında olan birisine 3 dilek hakkı tanınmış olsaydı eğer tercihleri nelerden yana olurdu acaba… Kimine göre aşk, kimine göre para… Veya kim bilir sağlık, huzur diye uzayıp giderdi belki de liste… Belki de öyle hazırlıksız yakalanırdı ki, bunların hiçbirisi istenemezdi. Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide olan birisi ölmemekten başka ne isteyebilirdi ki oysa…
Dramatik ögelerle bezeli Bir Tutam Cennet isimli film, yaşamla ölüm arasındaki o acı gerçeği işte böyle bir noktada bir anda gözler önüne seriveriyor. Mesleğinin zirvesinde olan ve kafasına pek bir şey takmayan kızımız şirinlikleriyle ve hayat dolu enerjisiyle öncelikle bize sevimlilik abidesi bir karakter olarak kendini gösteriyor. Yalnız bir yaşam, güzel bir iş, günübirlik ilişkiler ve gencim, güzelim, bekarım modunda hayat bana güzel tavırları… Çevresinde pervane olan bir sürü kankavari arkadaş topluluğu da cabası…
Ama bir gün öyle bir gerçekle karşılaşılıyor ki o an işte her şey sona eriyor. Acı gerçek şirin kızımızın yüzüne çarpıveriyor. Öleceksin! Çünkü Kolon Kanseri gerçeğiyle karşı karşıyasın. New Orleans’da bir reklam ajansında çalışan, hayata gülen gözlerle bakmayı seven, son derece eğlenceli ve güzel bir kadın olan Marley, sağlık kontrolü için doktora gittiğinde hastalığıyla yüzyüze gelir. O noktadan sonra ise bildiği ve inandığı her şeyde kırılma yaşamaya başlar. En büyük korkusu olan aşka ise bodoslamadan dalar. Hem de doktoruyla…

Zira bu noktada bir doktorun hastasıyla ilişki yaşamasının etik kurallara uyup uymadığını düşünmeye dahi hiç gerek yok. Ne de olsa kurallar her zaman olmasa da ihlal edilmek için oluşturulurlar.
Aşk ve ölüm… Film işte bu iki gerçekten yola çıkarak hayatın iki yoğun duygusuna dokunuveriyor. Çünkü Marley ölüme bulaştığı anda aşkı da buluyor.

Film, aslında hayat akıp giderken, sen o hayatın neresinde, nasıl ve ne konumda duruyorsun diye soruyor bir nevi farkında olmadan size… Hayatın yükünü yalnız taşımaktan ziyade gidin bulun birisini demeye getiriyor. Peki ya siz? Siz o hayatın neresinde duruyorsunuz?
Nicole Kassell’in yönetmenlik koltuğuna oturduğu, Kate Hudson’un ise şirin kızımız Marley’i canlandırırken girdiği o ruh hallerinin gerçekçi yansıması karşısında kendinizden geçerken, film sonunda hayatınıza bir kez daha göz atma şansı yakalayacaksınız.

Sonuç itibariyle ya hayatı ıskalamaya devam edecek, ya da sıkı sıkıya tutunacaksınız. Karar size kalmış…

You Might Also Like

0 yorum :