Enginar Kalpler...
Enginar sözcüğü birçok kişide eminim ki lezzeti bol zeytinyağlı Ege yemeklerinin çağrışımını yapıyordur. Fakat bu sefer ki enginar, normalde bildiklerimizden epeyce farklı niteliklere sahip...Sita Brahmachari'nin 2011 yılında Waterstone's Çocuk Edebiyatı Ödülü'nü kazandığı ilk romanı Enginar Kalpler, on bir yaşındaki Mira isimli bir karakterin ağzından günlük formunda yazılmış bir kitap niteliğinde...
Geceleri yunuslara rehberlik eden yıldız anlamının dışında Sanskritçe'de şanslı, talihli, yetenekli ve Tanrı'nın dansı anlamına da gelen Mira, on bir yaşında ergenliğe yeni girmiş bir çocuktur.
Mira, sıradışı, sanatçı ruhlu ve dışadönük aile bireyleri arasında kendini her zaman istediği gibi ifade edemese de, yine de derinliği olan bir kişiliğe sahiptir.
Çok sevdiği büyükannesi Jossie'nin kanserle mücadele ettiği süreç içerisinde ise çevresindeki insanların sırlarını öğrenmeye başlar. Tabii bu noktada kendisinin de saklamaya başladığı sırları olur.
Tedavisinin sonuç vermediğini öğrenen ressam ve özgür ruhlu büyükanne Jossie ise tüm sevdiklerine veda edip, kendi cenazesini bir kutlamaya dönüştürerek, her aile üyesine kendisini hatırlatacak bir eşyasını yadigar bırakarak ölmeyi seçer. Mira'nın payına ise enginar kalpli bir nazarlık düşmüştür.
"Bir insanla tanıştığında onun nazarlığa ihtiyacı olup olmadığını hemen anlarsın." diyen büyükanne Jossie'nin Mira'ya verdiği nazarlık ona nasıl bir şans getirmiştir acaba?
Enginar Kalpler, ergenlik ve büyüme sancılarının biyolojik etkenlerinden tutun da, ilk cep telefonuna, ilk kalp çarpması ve sorumluluklarına dair eşsiz bir gençlik romanı kıvamında...
Bu arada kitapta en beğendiğim satırlarıda sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu satırlar dahi kitabı okutmaya yeter de artar bile...
"Pek çok insan büyüdükçe kalplerinin etrafına sert kabuklar örer. Laila gibi küçük bebekler başlangıçta hassas ve sevecendirler. Başkalarına kolayca güvenirler. Ama yavaş yavaş kendilerini korumayı öğrenirler ve yıllar geçtikçe kalplerinin etrafındaki katmanlar sertleşir. Şuna bak, enginarın dışındaki kabuklar yenemeyecek kadar sert. Fakat enginarın kalbine doğru, katmanlar giderek narinleşiyor. Kabuklar incinmemizi engeller. Bu nedenle insanlar, kalplerine kimsenin dokunamayacağını bilerek ortalıkta rahatça dolaşırlar. Elbette bazı insanların elinden başka türlüsü gelmez. Onlar asla kendilerini korumayı öğrenemezler. Bu hayır da olabilir, şer de..."
Duru bir Türkçe ve etkileyici kurgusuyla gerek sizin gerekse de çocuğunuzun keyif alarak okuyacağı bir roman niteliğinde olacağı ise çok açık bir şekilde ortada...
0 yorum :