Akıllı lamba ile her yer ışıl ışıl... :)

Siz de benim gibi kitap okuma lambasız yapamam diyenlerden misiniz yoksa?

Ne yalan söyleyeyim uyumaya hazırlık öncesinde veya balkonda otururken okunan birkaç sayfayı rahatlıkla okuma da bu lambaların acayip işe yaradığını düşünüyorum.

Kitap sayfasına taktığınız küçücük bir aparat, sizi bir anda farklı bir hikayenin ve kahramanın peşinden sürükleyebiliyor nede olsa...

Yukarıda bahsettiğim kitap okuma aparatını eminim ki birçoğunuz biliyorsunuzdur.

Peki kitap şeklinde tasarlanan bu lambayı daha önce görmüş müydünüz diye sorsam?

Efendim?

Cevapları duyamadım...

Ben ona akıllı lamba Lumio adını taktım. Bakın ne işlevlikleri varmış?



Biri, Frankfurt Kitap Fuarı mı dedi yoksa!


Bir şehirde kitap fuarı açılır da, kitap kurtları o fuara gitmeden durabilirler mi?
Tabii ki hayır!
Çünkü iki elleri kanda olsa, işten güçten kafalarını kaldıramayacak durumda dahi olsalar, ne yapar eder ve o fuara giderler. Zira bir gidişte kesmez onları. İmkanları varsa mutlaka bir kere daha uğrayıverirler, sanki daha bir - iki gün önce orada değillermiş gibi sevinçle, mutlulukla...
Gidemedikleri zamanlarda da küçük bir çocuk edasıyla yüzlerini asıverirler. Aynı şu anda benim yaptığım gibi...

Malum geçtiğimiz hafta görkemli bir açılışla başlayan ve dünyanın en büyük fuarı kabul edilen Frankfurt Kitap Festivali, bu akşam itibariyle kapılarını kapatıyor.

Açıkçası Frankfurt Kitap Festivali'nin adını daha önceki senelerde duymuş olsam da hiç üzerinde kafa yorma ihtiyacı duymamıştım. İhtiyaç duymama nedenimi oluşturan faktörün ele başı ise malum! Ağırlıklı olarak nasılsa gidemeyeceğim düşüncesi. Kıskançlık faktörünü de yüzde 40 oranında içerisine yerleştirdik mi tamamdır :) Al sana kapı gibi neden!


Tabii gerek bu seneki açılışlarıyla ilgili okuduğum haberler, gerekse de program içeriği, ne yalan söyleyeyim fuara yönelik araştırma yapıp, yeni şeyler öğrenme isteğimi kamçıladı gibi. Dolayısıyla ben de rahat durmayıp, fuarla ilgili birazcık araştırma yapma yoluna gittim, hepsi bu kadar :)


Öncelikle merak ettiğim şeylerin başını özellikle fuarın neden başka bir yerde değil de, Frankfurt'ta yapılıyor oluşu çekiyordu. Burası diğer ülkelere nazaran kültürel yönden daha mı gelişmişti yoksa! Yerli yersiz, konuyla ilgili veya ilgisiz bir sürü soru baloncuğu malum beynimin içerisinde cirit atmakla meşguldü. Ta ki aradığım cevabı bulana kadar.


Evet, fuar Frankfurt'ta açılıyordu. Çünkü matbaayı Gutenberg bulmuştu! Bu nedenle de fuar 17. yüzyıla kadar Gutenberg'in matbaayı bulduğu, Frankfurt'a yaklaşık 30 dk. uzaklıktaki Mainz kentinde gerçekleşiyordu. Dolayısıyla öncesinde yerel kitap satıcılarının başlattığı bu furya, zamanla büyüyüp şimdiki haline bürünüvermiş. Rönesans'ın merkezi olarak kabul edilmesi de cabası.


Peki fuarın açık olduğu bu süre dilimi içerisinde neler olmuş? Gelin birlikte göz atalım!

* Bu yıl 65. si düzenlenen fuar da 7.300 yayınevi stand açmış.
* Fuar süresince yaklaşık 3 bin tane etkinlik düzenlenmiş.
* Her ne kadar fuara gitmesi beklenen ziyaretçi sayısı 300 bin olarak düşünülse de kesin rakamı ancak fuar kapanışından sonra açıklanacak rakamlarla öğrenebileceğiz.
* Fuar da kitap dünyasındaki dijitalleşme konusu tartışılmış. (Bu dijitalleşme işini sanırım bir ben sevemedim!)
* Odak ülke Brezilya ile ilgili 260 kitap, okuyucuyla buluşmuş.
* Fuarda yer alan Türkiye ulusal standında ise 200'ü aşkın yayınevinin 3 bin eseri sergilenmiş.
* Etkinlik kapsamında Piri Reis'in Dünya Haritası'nın 500. Yıl dönümünün UNESCO tarafından 2013 yılı anma ve kutlama yıl dönümü arasına alınması nedeniyle Piri Reis: Akdeniz'in Piri - 500 Yılın Gizemi isimli sergi açılmış.
* Ebru sanatçısı Sezer Subaşı, uygulamalı olarak sanatını icra ederken, katılımcılara da ebru örnekleri hediye etmiş. (Ahh ahhh! Orada olup, o ebru örneklerinden birisini almak vardı ya neyse :))

Otellere ilham veren kitaplar...


Turizm deyince hemen herkesin aklına gelen şeyler bellidir.

Hele de 9 gün gibi uzunca bir tatile girdiğimiz bugünlerde çağrışım yapan kelimeleri tahmin etmek ne yalan söyleyeyim pek de zor değil hani...

Kimisi trafik keşmekeşinden kurtulup, birkaç gün sessiz sakin kafa dinleme modundayken, kimisi de iş stresinden, bitmek tükenmek bilmeyen sorumluluklardan kaçıp, rahat nefes alabilme telaşında.

Ortak payda da buluştuğumuz tek şey ise yenilenme, arınma ve tabir-i caizse küllerimizden yeniden doğduk misali enerji toparlama çabamızdır...

Dolayısıyla bu noktada da devreye turizm faktörü giriveriyor. Seyahatinizin türü tam olarak neye hitap ediyor bilemiyorum ama benim size bahsetmek istediğim şey tam olarak da edebiyat turizmini ilgilendiriyor. Malum edebiyat turizmi, Guardian Gazetesi'ne göre geçtiğimiz yılın seyahat trendi arasında gösteriliyordu.

Kültür turizminin bu yeni biçimi hakkında fikir sahibi olmayanlar için öncelikle şunu belirtmekte yarar var. Edebiyat turizmi adı üzerinde edebiyatla bir biçimde alakalı şehirlere, kasabalara veya mekanlara seyahat anlamıyor gelmekte. Yani bir nevi yazarların yaşadığı yada romanlarının geçtiği yerlere yapılan yolculukları içeriyor.

Her zevke ve her kültürel sınıfa uygun bir yer bulmak da mevcut. Dileyen Ege adaları olmak üzere Homeros destanının geçtiği yerleri gezebilirken, dileyen de Kafka'nın Prag'ına doğru yola çıkabilir. İlerleyen günlerde konuyla ilgili alternatiflere ilişkin bir post hazırlayarak, gidebileceğiniz yerlere ilişkin detaylı bilgilendirme yapacağım. Ama bu seferlik gelin sizi kitaplardan ilham alınarak tasarlanan otellere götüreyim.

En az kitapları kadar ilgi çekici olan ve rüyalarda buluşalım cümlesini kulağınıza fısıldayacak kadar cüretkar, edebiyattan ilham almış olan işte o 10 otel...

La Pavillon des Letress - Paris / Fransa 

26 odası bulunan otelde, her odaya bir harf ve bu harfle başlayan bir yazara atıfta bulunulmuş. Örnek vermek gerekirse "Z" odasının Zola, Emile odası geçmesi gibi...




Maison Moschino - Milan / İtalya

Alice Harikalar Diyarında temalı otelin büyüleyici atmosferi masalsı ve modern bir anlayışı da bünyesinde barındırıyor.




The Library Hotel - New York

Kütüphane mantığı ile tasarlanan bu otelin her katı, tıpkı bir kütüphane gibi farklı bir temaya göre tasarlanmış. Katların adı ise tarih, felsefe ve edebiyat gibi alanlara yönelik belirlenmiş.




Radisson Sonya Hotel - St.Petersburg / Rusya

Dünya Klasiklerinde Dostoyevski'nin yeri her zaman için ayrıdır. Dolayısıyla Suç ve Ceza romanından ilham alarak tasarlanan bu otelde Rusya'ya ve Dostoyevski romanlarına ait özel enstanteneler bulunuyor. Dostoyevski'nin romanlarında sıkça konu edilen yazı masası da yine otele özgü tasarımlardan yalnızca biri...




The Hobbit Motel - Woodlyn Park Waitomo / Yeni Zelanda

Fazla söze ne hacet! Adından da anlaşıldığı üzere otel Tolkien'in Hobbit'inden esinlenilerek, tasarlanmış.




The Roi des Belges - Londra / İngiltere

The Roi des Belges de aynı diğerleri gibi Joseph Conrad'ın Karanlığın Yüreği isimli eserinden yola çıkarak tasarlanan bir otel...





Televizyon, radyo, telefon ve internet bağlantısı gibi özelliklerin bulunmadığı otel odaları klasikler, çok satanlar ve romanlar gibi bölümlere ayrılmış. En pahalı olan odalar ise elbetteki klasik olanlar!



Hotel de Glace - Kanada

İlginç otellerden birisi! Her kış yeniden yapılarak kullanıma açılan bu buz otel, Jules Verne'in Dünyanın Merkezine Yolculuk isimli kitabından esinlenilerek, tasarlanmış.




Inn BoonsBoro - Frederick / Maryland

Yazar Nora Roberts tarafından açılan otelin odaları mutlu sona ulaşan edebi çiftlerden ilham alınarak, tasarlanmış.






Daha yeni sayılabilecek olan otel, Hemingway'in yaşamı ve yapıtları temel alınarak tasarlanmış.




Peki siz bu otellerden hangisini beğendiniz? Benim beğendiğim ilk 3 otel şu şekilde, bakalım sizin sıralamanız ne olacak? 
1. Hemingway Hotels and Resort 
2. Hotel de Glace
3. Moison Moschino

Gelin Çocuklar Birlikte Düşünelim!

"Düşünceler Özgür, Düşünmek Özgürlüktür"
Gelin Çocuklar Birlikte Düşünelim!

Çocuk ve yetişkin hakları, şiddetin olmadığı bir dünya, kadın - erkek eşitliği, medya bilinci, çevre ve demokrasi...

Tüm bunlar çağdaş toplumun temel kavramlarından sadece bazıları. Peki bu kavramların ne kadarını biliyorsunuz, ne kadarı günlük yaşantınızın bir parçası olarak sizinle yaşıyor?

Bu sorulara yanıt vermekte zorlanıyorsanız, Prof. Dr. Zehra İpşiroğlu'nun Gelin Çocuklar Birlikte Düşünelim adlı yardımcı uygulama kitabı tam size göre!

Öğrencilerin yeni öğrendikleri ama anlamlandırmakta zorlandıkları toplumsal kavramları mercek altına alan bu kaynak kitap sayesinde hem çocuklar hem de eğitimciler düşünce denizinde özgürce yüzmenin tadını çıkaracak!

Prof. Dr. Zehra İpşiroğlu ve annesi Nazan İpşiroğlu'nun proje mimarlığını üstlendiği Gelin Çocuklar Birlikte Düşünelim'in çıkış noktası, günlük yaşamda sıklıkla karşılaşılan olaylara dayanıyor. Kitabın özgün kurgusu ise gerçek ve kurmacanın iç içe geçtiği yepyeni bir yönteme göre hazırlanmış. İkilinin okurlarına bir de küçük sürprizi var: "Konuk Okuyucu".

Kitapta düşünceden düşünceye konan Lale ve Murat adında beşinci ve altıncı sınıfa giden iki farklı öğrencinin kavramları anlama ve öğrenme serüvenlerine biri daha eşlik ediyor. Kim mi? Tabii ki siz...

Bildiğimizi düşündüğümüz kavramların üzerinden bir daha geçmek, onları yeniden inşa etmek ve dünya algımızı yeniden şekillendirmek için Gelin Çocuklar Birlikte Düşünelim!

Kitapseverler Sahaf Festivali'nde...

Beyoğlu Sahaf Festivali, sahaflığı bir kültür olarak yaşatmak ve okurların özel ihtiyaçlarına karşılık vermek amacıyla 2006 yılından bu yana Beyoğlu Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı işbirliğiyle düzenleniyor.

Festivale bu yıl, 73 sahaf katılırken, stantlarda ise Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca kitapların yanısıra eski ve nadide dergiler, mektuplar, film ve tiyatro afişleri, başta Osmanlıca ve Arapça olmak üzere çeşitli dillerde belgeler, eski fotoğraflar, kartpostallar ve özel koleksiyonlar yer alıyor.

19 Ekim'e kadar Tepebaşı'nda kitapseverlerle buluşacak olan Sahaf Festivali'ne şimdiden bir göz atmakta yarar var derim.