Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer...

Koskoca yaz geldi , geçti. Sıcaktan değil belki ama bunaltıcı bir etkiye sahip olan nemden yaka silkip, kimimiz kendimizi serin yerlere attık, kimimizde tatil bu sene bana haram deyip, işimize gücümüze baktık.

Sıcaktan yakınmamızın yanısıra üzerimize çöreklenen o rehavetten olumsuz anlamda etkilenmeyenimizde yoktur herhalde. Okuma şevklerimizde herhangi bir kayıp yok belki ama kabul edin ki birçoğumuzun hızlarında inanılmaz düşüşler yaşandı. Düşüş yaşayanlardan birisi de kabul etmem gerekirse eğer bendim tabii ki…
Neyse ki o rehavet durumlarını geçtiğimiz hafta itibariyle terkettim de eski, mutlu mesut, huzurlu ve bir o kadar da kitaplarla dolu bir hayatın içerisine tekrardan geçiş yapabildim. Bu bile mutlu olmam için çok büyük bir neden, daha ne olsun J

Tabii kitapların büyülü dünyasına tekrardan geçiş yaptığım bu süreç içerisinde bir değişiklik yaparak, önceliği adını daha önce duymadığım yazarlara verdim.
Önceliği Sita Brahmachari'nin Enginar Kalpler kitabı alırken hemen ardından ise onu Laurent Gounelle takip etti. Gounelle’nin yaza damgasını vuran kitabı Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer kitabını duymayan kalmamıştır herhalde.

Kitap, geçmişin altında ezilen, artık hayattan hiçbir şey beklemeyen umutsuz genç bir adamın tam Eyfel Kulesi’nden atlayarak intihar etmek üzereyken gizemli bir yabancıyla karşılaşmasıyla start alıyor. Yabancı, genç adamı intihar etmekten vazgeçirmekle kalmıyor, ona bir de anlaşma teklif ediyor. O andan itibaren genç adam, o ne söylerse söylesin, sorgusuz sualsiz yapmak zorunda. Zira aksi olduğu takdirde yabancı onu öldürecektir.
Kaybedecek bir şeyi olmayan genç, anlaşmayı kabul eder ve o günden sonra gizemli yabancının bütün isteklerini harfiyen yerine getirir. Bunları yerine getirdikçe hayatı çok daha güzel ve anlamlı bir hal almaya başlar. Çünkü yabancının ondan yapmasını istediği şeyler aslında onun kendi kendine inşa ettiği engellerini yıkmasına ve potansiyelini ortaya çıkarmasına yardımcı olur.

Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer, kendi kendimize koyduğumuz engelleri, korkularımızı ve önyargılarımızı nasıl aşacağımızın, kaderimizmiş deyip kabullendiğimiz mutsuz bir yaşamı, bizi mutluluğa götüren bir yolculuğa nasıl dönüştüreceğimizin eşsiz hikayesi niteliğinde bir kitap…
Gerek kurgusu gerekse de kullandığı dil bakımından okurken vaktin ve sayfaların nasıl geçtiğini anlamayacağınız Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer kitabıyla keyifli vakitler geçirmeniz dileğiyle, iyi okumalar J

Not: Kitabın arka kapağında L’Express’in yazarla ilgili söylediği Yeni Coelho sözüne katılmadığımı da parantez içinde belirtmek isterim.  Anlatımı gayet duru ve etkileyici olmakla birlikte Coelho’nun eline hali hazırdaki yetisiyle su dökemeyeceği de çok net bir şekilde ortada…

Senden Sonra...

Julie Buxbaum’un adını daha önce duymuş muydunuz bilemiyorum ama sıkı bir kitap okuru olmuş olmama rağmen bu isimle ilk karşılaşmam Senden Sonra isimli kitap aracılığıyla olmuştu.

Optimum Kitap tarafından çıkarılan bu eserle ilgili The New York Times yazarlarından Allison Winn Scotch’un da belirttiği üzere Senden Sonra, daha ilk sayfadan okuyucunun içine işleyen, çoğu zaman eve dönüş yolunu bulmamız için yolumuzu şaşırmamız gerektiğini anlatan hassas ve bir o kadar da sürükleyici bir roman niteliğinde…
Ellie Lerner’ın en iyi arkadaşı olan Lucy, Notting Hill’in Arnavut kaldırımlı sokağında, sekiz yaşındaki kızı Sophie’nin gözleri önünde bıçaklanarak öldürülür. Bu olay üzerine Ellie her şeyini; işini, evliliğini ve Boston’daki hayatını bırakarak Londra’ya gider. Lucy’nin kocası Greg , çareyi barlarda aramaya çalışırken, kızı Sophie ise yaşadıklarını içine atarak konuşmamaya başlar.

Ellie, oldukça zor bir durumda kalmış olmasına rağmen bu olayın izlerini silmek adına çareler aramaya başlar. Tam da bu sırada aklına çocukluk yıllarında okuduğu kitap olan Gizli Bahçe gelir.
Romanı okumaya başladıklarında zaman kavramı biranda ortadan kalkar ve Gizli Bahçe  kimi zaman keder, kimi zamansa bir mucize yaratarak, yaralarına merhem olur.

Bir gün, Lucy’nin en yakın arkadaşından bile sakladığı bir sır ortaya çıkar. Neredeyse ömrü boyunca tanıdığı bir insanın hayatını ilginçliği ile keşfederken, kendi hayatıyla da yüzleşmek zorunda kalır.
Yakın arkadaşı olan, aşk acısı çeken ya da keşkelerle dolu bir geçmişe sahip herkesin kalbine işleyecek Senden Sonra, Julie Buxbaum’un ne kadar muhteşem bir yetenek olduğunu bu kitap aracılığıyla gözler önüne koyuyor.

Filmekimi Süresince Bakın Neler İzleyeceğiz?

Sinemaseverlerin merakla beklediği Filmekimi kapsamında izleyeceğimiz filmlere kısa bir bakış atmaya ne dersiniz?

Acı / Pieta
Yönetmen: Kim Ki-duk

Güney Koreli yönetmen Kim Ki-duk'un, Eylül ayında 69. Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan ödülü alan son filmi Acı / Pieta, Venedik'ten sonra ilk kez Filmekimi'nde gösterilecek.

Tefeciler adına çalışan zalim ve yalnız bir adamın ve günün birinde karşısına çıkarak annesi olduğunu iddia eden bir kadının hikayesini anlatan film, şiddet sahneleri yüzünden Kore'de şimdiden büyük bir tartışma yarattı.

 Aşk / Love
Yönetmen: Michael Haneke

Filmekimi, bu yıl Cannes'da Altın Palmiye kazanan ve başrollerdeki Jean - Louis Trintignant ve Emmanuelle Riva'nın muhteşem oyunculuklarıyla hafızalara kazınan Michael Haneke'nin Aşk / Love filmini sunuyor. Yılların eskitemediği deneyimli oyuncu Jean - Louis Trintignant'ın 14 yıl aranın ardından ilk kez setlere döndüğü filmde usta oyuncuya Emmanuelle Riva, Isabelle Huppert ve Alexandre Tharaud gibi yıldız isimler eşlik ediyor.

Seksenli yaşlarını sürmekte olan Georges ve Anne, birbirlerine çok bağlı, emekli, kültürlü müzik öğretmenleridir. Anne'ın felç geçirmesiyle, aralarındaki sevgi bağı gitgide zorlanıyor. Haneke'nin bu iç burkan dramı, merhametli olduğu kadar acımasız, gerçekçi ve yürek paralayıcı...

Aşk, Haneke'ye Cannes'da Beyaz Bant'tan üç yıl sonra ikinci kez Altın Palmiye'yi kazandırdı ve 2013 için Avusturya'nın Oscar adayı oldu.

Tepelerin Ardında / Beyond The Hills
Yönetmen: Cristian Mungiu

Cristian Mungiu'nin bu yıl Cannes Film Festivali'nde 2 ödül birden kazanan filmi Tepelerin Ardında / Beyond The Hills, Filmekimi'nin ses getirecek filmlerinden olacak.


Filmin her iki başrol oyuncusu, Cosmina Stratan ve Cristina Flutur Cannes'da En İyi Kadın Oyuncu ödülünü paylaşırken, Christian Muniu da En İyi Senaryo Ödülü'nü aldı. Cristian Mungiu, 4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün filmiyle, 2007 yılında Cannes'da Altın Palmiye kazanmıştı. Film, rahibeliği seçen çocukluk arkadaşını manastırdan çıkarmaya kararlı bir kızın mücadelesini ele alıyor.

Meleklerin Payı / The Angel's Share
Yönetmen: Ken Loach

Cannes'da 2012 Mayıs ayında Jüri Ödülü alan ve Ken Loach'ın yönetmenliğini yaptığı Meleklerin Payı / The Angels Share, Filmekimi'nin merakla beklenen filmlerinden. Siyasetle mizahı ustalıkla bir araya getiren yönetmen Ken Loach, uzun süredir birlikte çalıştığı senaryo yazarı Paul Laverty ile yeniden el ele veriyor ve İskoçya'nın başkenti Glasgow'da bir grup genç suçluyu kara mizah kullanarak merceği altına yatırıyor.

Onur Savaşı / The Hunt
Yönetmen: Thomas Vinterberg

Dogma 95 kurucularından Thomas Vinterberg, verdiği aradan sert olduğu kadar zorlayıcı bir öyküyle dönüyor.

 Bu yıl Cannes'da büyük gürültü koparan ve başrol oyuncusu Mads Mikkelsen'e En İyi Erkek Oyuncu ödülünü getiren Onur Savaşı / The Hunt filminde, haksız yere çocuk taciziyle suçlanan ve mahvolan yaşamını yeniden kurmaya çalışan bir adamın hikayesi anlatılıyor.

Düşler Diyarı / Beast of The Southern Wild
Yönetmen: Benh Zeitlin

Benzersiz, unutulmaz, etkileyici bu kahramanlık öyküsü, Sundance ve Cannes'ın tartışmasız yıldızı olan Benh Zeitlin'in yönetmenliğini yaptığı Düşler Diyarı / Beast of the Southern Wild, Filmekimi programının en parlak ödüllü filmlerinden.

 Filmde Louisiana'da, betlerin ardında yaşayan altı yaşındaki küçük Hushpuppy'nin babasının esrarengiz bir hastalığa yakalanması ve ardından gelen olaylar masalsı bir dille anlatılıyor. Film, bu yıl Cannes'da en iyi ilk filme verilen Altın Kamera ve FIPRESCI, Sundance'te ise Jüri Büyük Ödülü ve En İyi Görüntü ödüllerini aldı.

Çocuklar / Children of Sarajevo
Yönetmen: Semih Kaplanoğlu

TRT ile yönetmen Semih Kaplanoğlu'nun ortak yapımcılığında çekilen Çocuklar / Children of Sarajevo filminde yönetmen Aida Begic, Bosna'da savaş sonrasının zorlu şartlarını incelikli bir yaklaşımla ele alıyor. Filmde anne - babalarını savaşta kaybeden genç Rahime ile kardeşi Nedim'in zorlu şartlar altında Saraybosna'da verdikleri yaşam mücadelesi anlatılıyor.

Çocuklar, Mayıs 2012'de Cannes'da Belirli Bir Bakış - Jüri Özel Övgüsü, Pesaro'da En İyi Film, Genç Jüri Ödülü ve Uluslararası Af Örgütü ödüllerinin sahibi oldu.

Koşulsuz Sevgi / Broken
Yönetmen: Rufus Norris

Tanınmış tiyatro ve opera yönetmeni Rufus Norris'in ilk sinema filmi Koşulsuz Sevgi / Broken, on bir yaşındaki şeker hastası Skunk'ın masum çağlarını sona erdiren olaylı yaz tatilini konu alıyor.

Cannes'da Eleştirmenler Haftası'nın açılışını yapan, Daniel Caly'in romanından uyarlanan filmin özgün müziklerinde Damon Albarn'ın imzası var.

Duvar / The Wall

Naomi Haushofer'in kült romanından uyarlanan, Julian Roman Pölsler'in yönetmenliğini üstlendiği Duvar / The Wall, yalnızlık ve hayatta kalmaya dair özgür bir deneyim sunan çağdaş Robinson Crusoe öyküsü. Bir kadının köpeğiyle birlikte görünmez bir duvarın ardında mahsur kaldığı Avusturya dağlarındaki bir kulübede geçen Berlin Film Festivali'nde Kiliseler Birliği Ödülü'nü aldı.

Baştan Al / Camille Rewinds
Yönetmen: Noemi Lvovsky

Noemi Lvovsky'nin hem yönettiği hem de başrolünü üstlendiği, Cannes Film Festivali'nin Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde En İyi Fransızca Film ödülünü kazanan son filmi Baştan Al / Camille Rewinds, 1980'lerin unutulmaz, parlak, çılgın, isyankar dünyasını anlatıyor.


 Bu hareketli, nostaljik ve hınzır filme adını veren kahraman Camille, yılbaşı gecesi birdenbire 16 yaşına geri dönerek, annesi, babası, arkadaşları ve 25 yıl önce evlendiği Eric'le yeniden karşılaşıyor. Film, Locarno Film Festivali'nde de Variety Dergisi'nin Piazza Grande Ödülü'nü aldı.

Savaşın Gölgesinde / Lore
Yönetmen: Cate Shortland

Cate Shortland, Tepetaklak / Somersault filminden sonraki bu ilk çalışmasında, savaş sonrası acıları ve değişen dünyaya karşı büyümenin zorluklarını ele alıyor. 2012 Lovarno İzleyici Ödülü layık görülen Savaşın Gölgesinde / Lore, savaşın bütüşüyle hüküm süren kargaşaya, okluk ve acının ortasında, Thomas adında gizemli bir Yahudi kaçakla karşılanan Lore'un dünyasını anlatıyor.

No
Yönetmen: Tony Manero

İstanbul Film Festivali'nde Altın Lale'yi kazanan Tony Manero ve 2010 yapımı Post Mortem'in ardından gelen son filmi No'da yönetmen Pablo Larrain, Şili'nin askeri diktatörü Augusto Pinochet'ye karşı yürütülen bir reklam kampanyasını ele alıyor.
Pinochet'nin baskılara boyun eğerek 1988'de kendi başkanlığını referanduma götürme kararı alışı ardından muhalefet önderleri hayır kampanyalarını yönetmek üzere genç ve küstah reklamcı Rene Saavedra ile anlaşıyorlar. Başrollerinde Gael Garcia Bernal'ın yer aldığı film bu yıl Cannes'da Sanat - Sinema Ödülü'ne layık görüldü.

Filmekimi İçin Geri Sayım Başladı...

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Vodafone FreeZone sponsorluğunda bu yıl on birincisi düzenlenecek ve sinemaseverlerin her yıl iple çektiği Filmekimi'nde bu yıl, yine sinema dünyasından parlak yapımlar, usta yönetmenlerin dünyanın belli başlı festivallerinde gösterilmiş son yapıtlarının da aralarında bulunduğu 39 film, izleyicilerin karşısına çıkacak.

Zengin programıyla Filmekimi, 29 Eylül - 7 Ekim tarihlerinde, İstanbul'da 9 gün boyunca Atlas, Beyoğlu ve Nişantaşı Citylife City's olmak üzere 3 sinemada izleyicilerle buluşacak.

11 Filmekimi'nin sponsoru Vodafone Freezone, sinema kampanyasını Filmekimi'nde de sürdürecek.

Vodafone FreeZone'lular Filmekimi boyunca seçtikleri iki filmde, bir bilet aldıklarında, bir bilet hediye kazanacaklar. Kampanya bilet satışları 22 Eylül 2012 tarihinden itibaren sadece www.biletix.com ile Atlas ve Beyoğlu sinemalarındaki gişelerden yapılacak.

Filmekimi kapsamında hafta içi gündüz seansları (11.00, 13.00, 16.00) 5 TL, hafta içi 19.00 ve 21.30 seansları ile hafta sonu tüm seanslar ise tam 15, indirimli 10 TL üzerinden satışa çıkarılacak.

Not: Bursa, İzmir, Ankara, Erzurum, Diyarbakır ve Gaziantep'te gerçekleştirilecek gösterimlerin biletleri de 22 Eylül Cumartesi günü aynı kanallardan satışa çıkarılacak. Van ve Batman'da yapılacak gösterimler ise ücretsiz olacak.

Günün Şanslı Kişisi Bakın Kim Oldu...

Psikolog ve aynı zamanda yazar kimliğine sahip olan İlkim Öz'ün sizin için imzaladığı "Anne - Baba Olma Sanatı" isimli kitabın kimin kitaplığına gideceğini merak ediyorsunuz değil mi?

Normal şartlarda 31 Ağustos olarak belirtmiş olduğum çekiliş tarihinin üzerinden koskoca bir 3 gün geçmiş olmasına rağmen ben ancak şanslı kişinin duyurusunu bugün yapabiliyorum. Ehh bu durumda elde olmayan nedenlerden dolayı yaşanan bu gecikme için kusura bakmayın demeyi de ihmal etmiyorum tabii...

Yoğun ilgi gören çekilişimizin akıbetinin ne olduğuna geri dönecek olursak eğer random.org aracılığıyla gerçekleştirmiş olduğum çekilişte günün şanslı kişisi sevgili Nimet Deniz oldu, arkadaşlar.

Kazanamayan, tüh keşke bana çıkmış olsaydı diye hayıflanan arkadaşlarımız varsa eğer üzülmeyin, kitap çekilişimiz tam hızla kaldığı yerden devam edecek.

Bu arada sevgili Nimet, kitabını gönderebilmem için ebrualtin@gmail.com adresinden bana ulaşarak, iletişim bilgilerini ulaştırırsan memnun olurum... Şimdiden keyifli okumalar...