Ortaköy Feriye Sineması Yeniden Açılıyor...

İstanbul'da yaşayıp da Ortaköy'deki Feriye Sinemasını bilmeyen yoktur herhalde. Malum sinema salonu, 3 Temmuz 2008 günü itibariyle kapatılmış ve bu süre zarfında da kendini yenileme yoluna gitmişti.

İşte o büyük an gelip çattı ve İstanbul'un önemli sinema salonlarından birisi olan Ortaköy Feriye Sineması, 5 Ekim günü yeni yüzü ile perdelerini açmaya hazırlanıyor.

İspanyol modeli ergonomik ve rahat koltukları, yeni çağdaş fuaye alanı, muhteşem boğaz manzarası ve dinamik personeli ile seyircisini 05 Ekim günü 'Burn By The Sun 2 / Güneş Yanığı 2' isimli film ile kucaklayacak.

Antrakt, 4. Uzun Metrajlı Film Senaryosu Yarışması’nda Süre Uzatıldı...

Antrakt, Türkiye sinemasına değişik ve çeşitli senaryoların kazandırılması, senaryo yazımı alanında çaba harcayan, bu işe kendini vermiş ve vermek isteyenlere katkıda bulunmak amacıyla bir uzun metrajlı film senaryosu daha gerçekleştiriyor.

Son senaryo gönderim tarihi ilk olarak 1 Ekim 2012 şeklinde açıklanmıştı. Ancak ilk olarak açıklanan başvuru tarihine göre son haftaya girilen yarışmaya gelen öneri ve ricaların çokluğu üzerine Antrakt katılımcı adaylarına bir aylık süre daha vermeyi kararlaştırdı. Bugüne dek başvuran eser sayısının 30'u geçtiği uzun metrajlı senaryo yarışmasına şartnamede belirtilen husulara uymayan eserler kesinlikle kabul edilmiyor.

Yarışma yetkilileri başvurusu kabul edilen eserlerin dışında Türkiye'nin birçok ilinden ulaştırılan ve formata uymayan senaryolardan şikayetçi. Özellikle gönderiminden önce şartnamenin sonuna kadar okunması ve gerektiğinde telefonla Antrakt danışmanlarından bilgi alınması öneriliyor. Yarışmaya gönderilen eserlerin 40'tan fazlası katılımcıya iade edilmiş durumda...

Bu senaryolarında uygun formata getirilmesi ve birçok tamamlanamayan eserin de yarışmaya katılımını sağlamak için Antrakt son katılım tarihini 2 Kasım 2012  saat 17.00 olarak güncelledi.

Eserler, Antrakt'ın "Ömer Avni Mahallesi. İnönü Caddesi. Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya Sokak. Bağodaları Apartmanı No:3 Daire: 4 Gümüşsuyu / Beyoğlu 34437 İstanbul" adresine elden, kargo yada kurye ile gönderilebilir.

Formata uygun eserler linkinde http://www.antraktmatine.com/senaryo-yarismalari/katilimcilar/ yayımlanıyor. Ön değerlendirmeyi geçemeyen eserlerin yazarlarıyla irtibata geçilip olumsuzluklar belirtiliyor.

Yarışmanın büyük ödülü 5.000 TL. katılan bütün eserlerin SENDER'e (Senaryo Yazarları Derneği) tescilletileceği Antrakt, 4. Uzun Metrajlı Film Senaryosu Yarışması'nın değerlendirme jürisinde alanında uzmanlaşmış birbirinden değerli isimler yer alıyor.

Ahmet Soner, Nilgün Öneş, Tamer Baran, Ercan Kesal, Selay Tozkoparan, Sema Fener, Selin Sevinç'ten oluşan jüri, değerlendirmesini Ocak 2003'te yaparak birinci eseri açıklayacak.

Yarışmaya gönderilecek eserlerin Amerikan tarzı senaryo yazım şekli olarak da bilinen formata uygun olarak tasarlanması ve başvuru şartlarına uygun olarak gönderilmesi gerekiyor.

Kitap Kulesi Mimi'me Buyrunnnsss :)))

Bir zamanlar blogların birinde biricit diye eğlenceli mi eğlenceli, kıpır kıpır birisi yaşarmış.
Ehh bu kıpır kıpırlığından olsa gerek her türlü mim oyunu da onun başının altından çıkarmış.
O, bu, şu derken sözkonusu kitap olduğunda herşeyi bırakıp beni de araya sıkıştırıverirmiş.
Sıkıştırırmış sıkıştırmasına ama gel gör ki cevabı almak günler sürermiş.
O süre içerisinde mimi cevaplayacak kişi dere tepe mi gidermiş, yoksa tıngır mıngır beşik mi sallarmış bilinmez, assolist misali hep en sona kalırmış.
Nitekim bu sefer ki mim oyunda da her zamanki gibi en sona kalmış.
Sondan birinci olmak da güzeldir diyerek kitap kulesine tırmanmaya başlamış.
Başlamış başlamasına ama bir türlü istediği gibi olmamış.
Yılmamış...
Varsın Ağaoğlu gibi yüksek katlara sahip olmasın demiş benim kitap kulem...
Ve tek olmasın diye iki tanenin inşasına başlamış.
İnşa sırasında da yanlız değilmiş elbette...

Resimde de görüleceği üzere meraklı komşuları fare, tavşan ve yeşil başlı gövel ördek'de kule inşasında meydanda cirit atmakla meşgullermiş.

Aslında amaç meydanlarda cirit atmakta değilmiş hani.
Tüm amaçları olur da iki fotoğraf çekerlerse bizde bu anı ölümsüzleştirip, OKUMAK GÜZELDİR, OKUYUN, OKUTUN mesajı verebilmekmiş...

Peki bu inşa sırasında temellerin nasıl atıldığını merak edenlere de hemen görsellerle anlatayım bakalım...
İnşaatın temellerini yukarıdan aşağıya doğru şu kitaplarla attık :)

* İki Kültür - C.P. Snow (Seneler önce aldığım ve keyifle okuduğum kitaplardan birisiydi...)
** Kadından Kentler - Murathan Mungan (Murathan Mungan'ın üslubunu sevmekle birlikte bu kitabından pek hazetmediğimi, dolayısıyla okurken epey bir sıkıldığımı söyleyebilirim...)
*** Simyacı - Paulo Coelho (Üniversite yıllarında bir arkadaşımın hediye ettiği, bir solukta okuduğum kitapların başını çeken nadide kitaplardan birisi benim için. Daha sonraki yıllarda birkaç kere daha okumuşluğumda vardır hani...)
**** Zahir - Paulo Coelho (Sözkonusu Coelho'nun yazdığı bir kitap olur da benim beğenmeme gibi bir durumum olabilir mi? İmkansız...)
***** Portobello Cadısı - Paulo Coelho (Yorumumu merak ediyorsanız eğer bir üst satıra bakınız lütfen...)
****** Artemis Fowl (Yine keyif alarak okuduğum, fantastik kitaplardan birisiydi. Fantastik boyutta kitaplardan hoşlanıyorsanız mutlaka okumalısınız derim...)
 
Ah bu temeller keşke bu kadar çabuk atılabilseydi... İki - üç fasıl daha kürekle kitap atmak lazım... Bakalım 2. küreğimin içine sıkıştırdığım kitaplar nelermiş?

* İstanbul Hatırası - Ahmet Ümit (Ahmet Ümit'in kitaplarıyla ilk tanışmamın baş kahramanıdır bu kitap. Hatta yazara dair önyargımı silip atmama yardımcı olan yegane kitaptır. Demek ki bizimkilerden de sağlam polisiye türde eserler çıkartabiliyormuş dedirten yazardır kendisi....)
** Bir Cinayetin Psikanalizi - Jed Rubenfeld (Ağzım açık, salyalarım aka aka okuduğum kitaplardan birisi daha...)
*** Mübadele Çocukları - Renee Hirschon (Türk Tarih Kurumu'ndan aldığım, mübadeleye dair kafamda oluşan boşlukları doldurduğum kitaplardan birisidir. Bizimkilerin gelişini, buraya yerleşmelerini bu kitaptan sonra daha iyi anladığım bir gerçek...)
**** Büyük Mübadele
***** La Cucina - Lily Prior (Yanılmıyorsam 99 veya 2000'li yıllarda alıp okuduğum bir kitaptı. Maeve Binchy'i tarz olarak andırsa da oldukça keyifli bir kitap olduğunu içtenlikle söyleyebilirim...)
****** Brida - Paulo Coelho (Simyacı'dan sonra ikinci başucu kitaplarımdan birisi olma yolunda adaylığını kazanmıştı uzun bir süre...)
******* Gizli İkna Taktikleri - Kevin Hogan (Hayatımda okuduğum berbat ötesi kitaplardan birisiydi. Kitapta yazılan herşeyi itiraf ediyorum o dönemki erkek arkadaşımın üzerinde denemiştim. Sonuç koskoca bir hüsranla sonuçlanmıştı. En azından ben de etkili olmadı :)))
******** Oniki - Jasper Kent (Bu nasıl ustaca yazılmış bir kitaptır böyle yahu. Uykusuz kalmama değen kitaplardan birisiydi. Yalnız devamını merak etmekle birlikte ikinci kitabının fiyatını görünce alamadığım ve hala merak ettiğim kitaplardan birisidir. Takas etmek isteyen olursa hiç hayır demem, haberiniz olsun :))

O kadar kitap okurken araya işle ilgili kitapları sıkıştırmasam olmazdı... İşe dair okuduğum kitaplarda şu şekilde...

* 120 Filmde Seyrialem - Sevin Okyay
** 1990 Sonrası Türk Sineması - Nigar Pösteki
*** Film Eleştirisi - Zafer Özden
**** Senaryo Yazarı Olmak - Mediacat
***** Senaryo Yazarları İçin Psikoloji - William Indick
****** Televizyon Haberciliği - Taner Dilenlen
******* Kitle İletişim Aracı Olarak Gazete ve İnternet - Dr. Mesut Bulut
******** Gazetecinin El Kitabı - MediaCat

Ya bu prensesler, saray entrikaları bu denli popülerken okumamak olur mu? Olmaz elbette!

* Savaş Alanından Canlı Yayın - Peter Arnett (Mutlaka Okuyun)

** Kraliçenin Soytarısı

*** Değişim Tohumları - Henry Hobhouse (Çok ilginç bilgilerden ibaret bir kitap...)

**** Empati - Adam Fawer (Olasılıksızla kıyasladığımda daha bir sevdiğim kitaplardan birisiydi bu da...)

Ve daa daaa dammmm bu da merakla beklenen kitap kulemm!

PS: Bunlar elimin altında olan, artık koyacak yer bulamadığım kitaplarımdan oluşan bir seçki... Diğerlerini çekmeye fırsat bulamadım. Bunu da ayrıca belirteyim. Son olarak da buraya kadar sabırla okuduysanız çok ama çok teşekkür ederim. Bir teşekkür de biricit'e gitsin. Teşekkür ederim tatlım beni mimlediğin için...

Kitaplığım İçin Hangi Kitabı Seçsem Acaba?

İzlenimlerin Derinliği yine kitap mı veriyormuş?
Aaa biz de kitap stoğu bitti herhalde diye düşünüyorduk?
Yok, yok stok mtok bitmemiş.

Çekilişleri tam hızla kaldığı yerden devam ediyormuş, doğru mudur acep diye fısıldaşanlar, 10 günlük bir aradan sonra tekrardan yepyeni bir çekilişle karşınızdayım. Hem de çoktan seçmeli olarak...

Neymiş o çoktan seçmeli kitap çekilişi diyorsanız eğer hemen anlatayım. Bugün itibariyle blogumda yer vereceğim 2 adet kitabı sizlerin beğenisine sunuyorum.

İsterseniz "Romanın dili, şampanya köpüğü gibi fışkırıyor" diyen Stuart Evers'in söylemine kulak kabartıp, Andrew Davidson'un Zebani kitabını seçersiniz, isterseniz de Gregg Loonis'in Hades Sırrı isimli kitabı... İkisini birden seçme şansınız yok mu? Ehh hadi olsun bakalım, sizi mi kıracağım :)

Çekilişe katılmak için neler yapacağınıza gelince... Hangi kitabı istiyorsanız bu postun altına öncelikle istediğiniz kitabın adını, sonrasında ise kendi adınızı - soyadınızı yazıp, sayfanızda çekilişin duyurusunu yapın.

Ehh tüm bunları yapmışken size ulaşabilmem adına mail adresinizi yazmayı da unutmayın. Blogu da takibi aldıktan sonra beklemeye geçebilirsiniz demektir.

Sonrası mı? Sonrası malum yahu... 30 Eylül Pazar gününe kadar katılım şansınızın olacağı çekilişte günün şanslı kişileri belirlenecek ve kitapları adreslerine gönderilecek. İşte bu kadar basit!

Ne duruyorsunuz, hadi bakalım klavyeler çalışsın. Şansınız kat be kat artsın. Hepinize şimdiden bol şansss :)))


Enginar Kalpler...

Enginar sözcüğü birçok kişide eminim ki lezzeti bol zeytinyağlı Ege yemeklerinin çağrışımını yapıyordur. Fakat bu sefer ki enginar, normalde bildiklerimizden epeyce farklı niteliklere sahip...

Sita Brahmachari'nin 2011 yılında Waterstone's Çocuk Edebiyatı Ödülü'nü kazandığı ilk romanı Enginar Kalpler, on bir yaşındaki Mira isimli bir karakterin ağzından günlük formunda yazılmış bir kitap niteliğinde...

Geceleri yunuslara rehberlik eden yıldız anlamının dışında Sanskritçe'de şanslı, talihli, yetenekli ve Tanrı'nın dansı anlamına da gelen Mira, on bir yaşında ergenliğe yeni girmiş bir çocuktur.

Mira, sıradışı, sanatçı ruhlu ve dışadönük aile bireyleri arasında kendini her zaman istediği gibi ifade edemese de, yine de derinliği olan bir kişiliğe sahiptir.

Çok sevdiği büyükannesi Jossie'nin kanserle mücadele ettiği süreç içerisinde ise çevresindeki insanların sırlarını öğrenmeye başlar. Tabii bu noktada  kendisinin de saklamaya başladığı sırları olur.

Tedavisinin sonuç vermediğini öğrenen ressam ve özgür ruhlu büyükanne Jossie ise tüm sevdiklerine veda edip, kendi cenazesini bir kutlamaya dönüştürerek, her aile üyesine kendisini hatırlatacak bir eşyasını yadigar bırakarak ölmeyi seçer. Mira'nın payına ise enginar kalpli bir nazarlık düşmüştür.

"Bir insanla tanıştığında onun nazarlığa ihtiyacı olup olmadığını hemen anlarsın." diyen büyükanne Jossie'nin Mira'ya verdiği nazarlık ona nasıl bir şans getirmiştir acaba?

Enginar Kalpler, ergenlik ve büyüme sancılarının biyolojik etkenlerinden tutun da, ilk cep telefonuna, ilk kalp çarpması ve sorumluluklarına dair eşsiz bir gençlik romanı kıvamında...

Bu arada kitapta en beğendiğim satırlarıda sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu satırlar dahi kitabı okutmaya yeter de artar bile...

"Pek çok insan büyüdükçe kalplerinin etrafına sert kabuklar örer. Laila gibi küçük bebekler başlangıçta hassas ve sevecendirler. Başkalarına kolayca güvenirler. Ama yavaş yavaş kendilerini korumayı öğrenirler ve yıllar geçtikçe kalplerinin etrafındaki katmanlar sertleşir. Şuna bak, enginarın dışındaki kabuklar yenemeyecek kadar sert. Fakat enginarın kalbine doğru, katmanlar giderek narinleşiyor. Kabuklar incinmemizi engeller. Bu nedenle insanlar, kalplerine kimsenin dokunamayacağını bilerek ortalıkta rahatça dolaşırlar. Elbette bazı insanların elinden başka türlüsü gelmez. Onlar asla kendilerini korumayı öğrenemezler. Bu hayır da olabilir, şer de..."

Duru bir Türkçe ve etkileyici kurgusuyla gerek sizin gerekse de çocuğunuzun keyif alarak okuyacağı bir roman niteliğinde olacağı ise çok açık bir şekilde ortada...