Kendi Şeytanınızla Karşılaşmaya Hazır mısınız?

17:33 ebru altin 0 Comments

İtiraf edeyim ülkemizde Derin Kabus adıyla gösterime giren "As Above So Below" isimli filmi ne yalan söyleyeyim daha önce hiç duymamıştım. Ta ki benim gibi sinema delisi olan (yok yok kesinlikle o benden daha manyak) sevgilim mutlaka bu filmi izlemelisin, tam senin tarzın diyene kadar da filme dair en ufak bir fikrim yoktu. Artık nasıl bir önemsememe moduysa benimkisi, bırakın ismini hatırlamayı afişine bile adeta bir uzaylı gibi bakıp içimden fısır fısır "Hımm bak şu işe, demek böyle de bir film varmış" demiştim.

Ezoterik bir öğretiden yola çıkılarak yapılan As Above, So Below isimli filmde alttan alta bilinçaltımıza verilmeye çalışılan mesaj aslına bakılırsa tam olarak "Yukarıda ne varsa, aşağıda da o vardır" gerçeğiyle ilintilidir de denilebilir.

Ölen babasının başladığı işi tamamlamayı kendisine takıntı haline getirmiş olan hırslı arkeolog Scarlett, bir sürü bulmaca ve araştırmanın sonucunda çareyi Paris'in yasaklı yer altı dehlizlerine inmekte bulur. Yasaklı yeraltı dehlizleri deme nedenim filmin günümüzde yalnızca bir buçuk kilometrelik bölümüne ziyaretçi kabul edilen, ancak 300 kilometre gibi devasa büyüklükte bir uzunluğa sahip olan Paris'teki yer altı mezarlıklarında çekilmiş olmasındandır. Tabii ziyaret edilebilen kısmında ve yalnızca hükümetin verdiği izin doğrultusunda diye de küçük bir ekleme yapmakta yarar var.


Filmde bir grup gezgini, Paris metropolünün saklı kalmış yer altı mezarlıklarını araştıracakları gizem ve macera dolu bir yolculuğa çıkarken görürüz. Sokaklardan daha dolambaçlı olan yerin altı, kaşifleri uzun zaman önce kendini unutturmuş gizemler ve ölülerden arta kalanlar kadar kendi şeytanlarıyla da yüzleştirir.

Her biri kendi kişisel şeytanıyla karşı karşıya kalan kahramanlarımızın, kendilerini bu yerden kurtarabilmelerinin ise tek bir yolu vardır. O da karşılaştıkları bulmacaları çözebilmek...

Klostrofobinin o ürkütücü dinamiğini ele alıp, son derece başarılı bir şekilde filme yediren John Erick Dowdle'ı ortaya koyduğu bu işten dolayı ne kadar tebrik etsek az olur herhalde. Zira yönetmen o duyguyu izleyiciyi aktarmakta son derece başarılı bir performans sergilemiş.


Korku seviyesi yüksek olmamakla beraber film süresince izleyicisini koltuğunda huzursuz etmeyi çok güzel bir şekilde başaran As Above, So Below, hepimizin peşini bırakmayan kişisel şeytanları ortaya çıkarmak üzere kurulu hikayesiyle insan ruhunun derinliklerine ulaşmada emin olun hiçte zorlanmıyor.

Hermetik - Okültik öğretilerle beslenen bu filmi korkudan titremek için olmasa da, gerilmek için mutlaka izleyin derim. Kimbilir belki siz de benim gibi kendi şeytanınıza ulaşırsınız, belli mi olur :)

You Might Also Like

0 yorum :