Kesitler Eşliğinde İşte Stephen King...

15:07 ebru altin 0 Comments

Korku - gerilim türünün en çok satan yazarı ünvanına sahip olan yazar Stephen King, ilk hikayelerini 1963'te henüz 16 yaşındayken yazdı fakat bunları ancak 20 yaşındayken yayımladığı “Startling Mystery Stories” adlı toplama kitabında kullanabildi. Zamanla kısa öykülerden romanlar yazmaya başladı. Ardından da senaryo çalışmalarına yöneldi ve senaryosunu yazdığı bazı filmlerde oyunculuk ve yönetmenlik yaptı. 
1973 yılı baharında “Göz” adlı romanını yayınlayan King, 1974'te Colorado'ya taşındı ve burada “Medyum” adlı kitabını yazdı. 1975 yazında yeniden Maine'e dönen King, aynı yıl içinde “Mahşer” adlı yapıtını kaleme aldı. Kariyeri boyunca “Kujo”, “Hayvan Mezarlığı”, “Christine” ve “Sadist” gibi ülkemizde de büyük hayran kitlesi oluşturan birçok korku romanına da imza attı.

King'in ayrıca masalsı bir fantezi kitabı olan “Ejderha'nın Gözü” ve “Kara Kule” serisi de en sevilen eserleri arasında yer alıyor.

“Esaretin Bedeli” ve “Yeşil Yol” gibi baş yapıt denebilecek güzellikteki sinema filmlerinin yazarı olan King'in, belki de en büyük başarısı “sinematografik roman” tarzını uygulamaktaki başarısıydı.

Yazarın ilk sinema uyarlaması ise Brian De Palma tarafından, 1976 yılında çekilen “Carrie” oldu. O zamandan beri sinema sektörü ve TV dizileri için bitmez tükenmez bir kaynak oldu ve bu sayede de en zengin yazarlar arasına girdi. King, 1981'de yazdığı ve Amerikan edebiyat ve sinemasında korku öğesinin nasıl işlendiği ile ilgili ayrıntılı ve karşılaştırmalı analizleri içeren ancak henüz dilimize çevrilmeyen inceleme kitabı “Dance Macabre” ile Hugo B. N. Ödülü'nü, 1999'da da “Bag of Bones” adlı romanıyla Bram Stoker Ödülü'nü aldı.
Stephen King'in roman ve filmlerini çekici kılan, orta sınıftan saygın insanların sakin, sessiz dünyasını, merkeze uzak kasabalardaki pastoral hayatı, inançlı muhterem kişileri, doğanın olanca renklerini, kimi zaman insana en yakın canlı türlerini gerçekçi ayrıntıları ihmal etmeden kullanması oluyor. Üstelik korku klasiklerine göndermeler yapmayı, metnini aşırılıklardan korkmadan ama apaçık ve tamamlanmamış bir biçimde kurmayı da kesinlikle ihmal etmiyor.

Sinemaya uyarlanan yapıtlarından küçük bir seçki

Carrie / Günah Tohumu (1976)

Bir genç kızın, okulda sınıf arkadaşlarının sürekli alayları, evde ise fanatik derecede dinci annesinin sonsuz psikolojik eziyetleri sonucunda telekinetik güçlerini kullanmasına giden yolda emin adımlarla ilerleyen film, Brian De Palma'nın kişisel çabaları ile gerçekleştirilmişti. İlk King uyarlaması olmasına rağmen birçok kişi tarafından 100'ü aşkın uyarlamanın en iyisi olduğu düşünülüyor. De Palma'nın psişik güçlere duyduğu ilginin de etkisiyle mükemmel bir yönetmenlik sergilediği film, korku türünün ise temel taşlarından birisi olarak kabul ediliyor.
The Shining / Cinnet (1980)

Sezon dışında iyice ıssızlaşan bir otelde çalışmaya başlayan ve ailesiyle birlikte yerleştiği bu otelde yavaş yavaş cinnete sürüklenen yazarın hikayesi, Stanley Kubrick'in titiz yönetimi ile King uyarlamalarının yüz aklarından biri olarak sinema tarihindeki yerini aldı.
Christine (1983)

Popüler kültürde en çok adı geçen King uyarlamalarından biri olan yapım, sayısız göndermeye kaynak olarak kayıtlara geçti.
Stand by Me (1986)

Öykü birkaç erkek çocuğunun varlığından haberdar oldukları bir cesedi görmek için çıktıkları bir yolculuğu anlatıyor. Yolculuğa katılan çocukların yaşadığı problemlerin ve karakterlerini tanımlayan problemlerin ve karakterlerini tanımlayan anların geri dönüşlerle anlatıldığı film, River Phoenix'in performansının da etkisiyle belki de sinema tarihinin en güzel büyüme filmlerinden birisi…
Pet Sematary / Hayvan Mezarlığı (1989)

Gösterildiği yıl gişede umduğundan fazlasını bulan film, arada geçen zamanda bir hayli kötülendi ama bir neslin hafızasındaki yerini hiç yitirmedi.
The Shawshank Redemption: Stephen King'in aynı adlı kitabından uyarlanan film, 1994 yılının en çok ilgi gören filmlerinden birisi oldu.

Misery / Ölüm Kitabı (1990)
Aynı kulvardaki pek çok örnekten farklı olarak gücünü doğaüstünden değil, insanın içindeki kötülüklerden alan film, dehşet duygusunu arttırmak konusuyla epey başarılıydı.

The Shawshank Redemption / Esaretin Bedeli ( 1994)
Pişmanlık, arkadaşlık, zorluklarla baş etme gibi temalarda ilgili bir hapishane filmi olan “Esaretin Bedeli”, çıktığı dönemde pek ciddiye alınmamıştı.

Ancak geçen yıllar içinde filmin ünü çığ gibi büyüdü. Şu an birçok okuyucu anketinde sinema tarihinin en sevilen yapımları arasında sayılıyor.

Night Flier / Gece Katili (1997)
Gözü pek gazetecilerin bu sefer yolları bir takım anlaşılmaz ve olağanüstü olaylar zincirini araştırmak üzere kesişir.

Apt Pupil (1998)

Türkçe'de bazıları ayrı ayrı kitaplar olarak yayınlansa da, Stephen King'in Different Seanson'ı, aslında dört uzun öyküden oluşuyordu. İşte Bryan Singer imzalı Apt Pupil, bu öykülerin sinemaya aktarılan 3 tanesinden biri. Diğerleri ise The Body'den uyarlanan “Benimle Kal” ve Rita Hayworth and the Shawshank Redemption'dan uyarlanan, müthiş başarılı “Esaretin Bedeli”dir.
Hearts in Atlantis: Anthony Hopkins'li Hearts in Atlantis, 2001 yılında Gizemli Yabancı adıyla gösterime girdi.

The Green Mile / Yeşil Yol (1999)
Tam bir Oscar projesi gibi görülse de, Tom Hanks'in performansı ve dokunaklı yapısı ile seyircinin kalbini kazanan film, yönetmeni Frank Darabont'a, “Esaretin Bedeli” uli beraber, başarılı King uyarlamalarında öne çıkan yönetmen sıfatını kazandırdı.

Aynı zamanda hapishanelerin King'in en iyi kullandığı mekanlardan biri olduğunu bir kez daha kanıtladı. Film, en sadık King uyarlamalarından biri olarak da biliniyor.

Hearts in Atlantis / Gizemli Yabancı (2001)
Stephen King'in aynı adı taşıyan hikaye kitabından seçilmiş iki öyküden uyarlanarak yapılan “Gizemli Yabancı”, duygu yüklü, şiirsel ve mistik bir film. Büyük usta Anthony Hopkins'ten yine müthiş bir performans…

 1408 (2007)
Stephen King'in “1408” isimli kısa öyküsünden uyarlanarak beyazperdeye aktarılan film, John Cusack ve Samuel L. Jackson gibi güçlü isimleri barındırıyor. Şeytana Karşı ve Raydan Çıkanlar gibi etkileyici gerilim filmlerinden sonra yönetmenlik koltuğuna oturan Mikael Hafström, “1408” de başarısını bir kez daha konuşturuyor.

The Mist (2007)
Stephen King'in şu aralar tamamlanma aşamasında olan en yeni filmlerinden olan “The Mist” de yönetmenlik koltuğuna Frank Darabont geçiyor. Filmde, küçük bir kasabada şiddetli bir fırtına sonucunda kana susamış canavarların serbest kalmasıyla, kasaba halkının korku içinde bir süpermarkete sığınarak hayatta kalma mücadeleleri gözler önüne getirilecek.

You Might Also Like

0 yorum :