Birdman: Gerçek her zaman ilgi çekicidir

Oscar ödüllerinin dağıtıldığı gece de arz-ı endam eden ünlülerin aylar öncesinden başlayan hazırlıklarını malum artık bilmeyenimiz yok.
Ama o gecede boy gösteren öyle bir isim vardı ki, ne yalan söyleyeyim diğerlerine hiç benzemiyordu!
Sanki onlardan birisi değilmiş gibi...
Sıradan, basit bir kostüm vardı üzerinde!
Daha doğrusu yoktu...
Ama önemli olan kostümü müydü?
Elbette hayır!
Ünlü yıldızda bunu söylüyordu ya zaten!
"Üzerimize giydiğimiz kıyafet değildir bizi biz yapan, bizi bir yerlere taşıyan tek bir şey vardır. O da yaptığımız sanatımızdır" edasıyla şahane bir PR çalışmasıyla hafızalarımıza yer etmiş bir isimdir kendisi aslında.

Hayranlıkla izlediğimiz Birdman isimli filmde olduğu gibi beyaz slip iç çamaşırıyla çıkıp, babalar gibi "En İyi Film" ödülünü almış bir isimdir Michael Keaton.
Seyredenlerin yakından bileceği üzere Keaton ile karşılaşmamız uzun bir aradan sonra Birdman filmiyle birlikte oldu. Paramparça Aşklar Köpekler, 21 Gram ve Babil gibi farklı yapımlarla karşımıza çıkan Meksikalı sinemacı Alejandro G. Inarritu'nun imzasını taşıyan kara komedi türündeki film, bir süper kahramanı canlandıran ünlü aktör Michael Keaton'ın, Brodway oyunlarına tırmanma mücadelesini gözler önüne seriyor.
Bir dönemin Birdman adlı süper kahraman filmleri serisiyle ünlenen oyuncusu Riggan, Broadway'de kendi yönettiği ve başrolünde yer aldığı bir oyunun son hazırlıklarını yapmaktadır. Ancak provalar esnasında oyunculardan biri beklenmedik bir biçimde yaralanır ve yerinin acil olarak doldurulması gerekir. Lesley ve onun en yakın arkadaşı olan Jake'in önerisiyle bir zamanların gözde yıldızı olan Mike Shiner ile anlaşılır. Riggan sahneye çıkma hazırlıkları yaparken en başta Mike Shiner, ardından ise oyuncu olan sevgilisi Laura, kişisel asistanlığını yapan kızı Sam ve mükemmelliyetçi eski karısı Sylvia ile de baş etmek durumunda kalır.

Peki bu zorlu mücadeleden başarılı bir şekilde çıkar mı?
Orası bilinmez işte!
Daha doğrusu bilinir de ben buradan söylemeyeyim isterseniz.

İnsanların gerçek ve illüzyon karakterler arasındaki o gergin ve komik yolu yürüyüşünü adeta Don Kişot kimliğine bürünen Riggan vasıtasıyla bizlere aktaran Inarritu'ya ne kadar teşekkür etsek azdır doğrusu.

Birdman Replik: "Gerçek, her zaman ilgi çekicidir"

Raffles İstanbul'da Edebiyat Dolu Günler Başlıyor

Yenilikçi misafir deneyimi ve memnuniyete dayalı eşsiz bir hizmet anlayışıyla geçtiğimiz Eylül ayında kapılarını açan Raffles İstanbul Zorlu Center kültür sanat alanındaki çalışmalarıyla adından bahsettirmeye devam ediyor.

Nisan ayından itibaren Writers Bar'da sevilen Türk yazarlarını okurlarıyla bir araya getirecek olan Raffles İstanbul Zorlu Center, ilk kitap söyleşisini ise 11 Nisan Cumartesi günü gerçekleştirecek.

Tüm edebiyatseverlere açık ve ücretsiz olacak olan bu etkinlikte kitapseverler hem sevdikleri yazarlarla bir araya gelecek, hem de hayranı oldukları yazarları daha yakından tanıma fırsatına sahip olacaklar. Writers Bar'ın huzurlu atmosferinde yazarlar ile eserleri hakkında sohbet etme imkanı bulacak olmaları da cabası...

Doğan Kitap işbirliği ile gerçekleşecek olan kitap söyleşilerinin ilk konuk yazarı ise Gül İrepoğlu olacak.

11 Nisan 2015 Cumartesi günü, 14.00 - 16.00 saatleri arasında gerçekleşecek olan söyleşi de İrepoğlu, okurları ile buluşarak, son kitabı "İstanbul Yıldızı"ndan bölümler okuyacak.

Kalem Agency, benzer etkinliği birkaç sene önce Çırağan Sarayı'nda her ayın 15'inde gerçekleştiriyordu. Açıkçası oldukça da keyifli geçen bir etkinlik oluyordu. Yeni insanlarla tanışıp, sevdikleri yazarlarla birlikte keyifli birkaç saat geçirecek olmakta cabası. Çırağan'da gerçekleşen bu etkinliği elimden geldiğince takip etmeye özen gösterirdim.

Raffles İstanbul Zorlu Center'ın bayrağı devraldığı bu etkinlik de eminim diğerleri gibi keyifli geçecektir. İşim dolayısıyla İstanbul'da bulunmamamdan dolayı her ne kadar çok istesem de ben katılamayacağım. İstanbul'da olup da zaman probleminiz yoksa eğer bu etkinliğe mutlaka ama mutlaka gidin, derim. Hem Raffles İstanbul'un tadını çıkarır, hem de edebiyat dolu keyifli bir iki saat yaşarsınız, fena mı olur?

Sınırlı sayıda katılımın gerçekleşeceği söyleşiye katılmak için 0212 924 02 20 no'lu telefondan rezervasyon yaptırmanız gerektiğini de unutmayın.




Herşey çocuklar okusun diye...

Nivea sözcüğü siz de neyi çağrıştırıyor bilemiyorum ama beni tek kelimeyle çocukluğuma götürdüğü bir gerçek.
Koyu mavi büyükçe bir kutu...
ve içerisinde de mis gibi kokan bir krem vardı.
Peki nedir beni Nivea ile ilgili bu satırları yazdıran şey?
Malum takip edenlerin yakından bileceği üzere izlenimlerinderinliği tamamen kültür sanat, hobi ve gezi teması üzerine kurulu bir blog.
Bu nedenle Nivea'nın an itibariyle burada yer alması da tamamen hazırlamış olduğu masal serisiyle alakalı diyebilirim.
Yıllar boyunca o ikonik mavi kutusuyla milyonlarca insana aile, güven ve cesaret değerlerini anımsatan Nivea, bu güzel değerlerle çocukların da tanışması ve eğlenerek okuma sevgisi kazanması amacıyla özel bir masal serisine imzasını atmış.
Seride bulunan 5 farklı masal ise Nivea'nın ana değerlerinden yola çıkarak yani güven, aile ve cesaret temalarına dayanarak hazırlanmış.
Emin olun her masal, okuyucu da bir yandan merak uyandırıp eğlendirirken, diğer yandan da yaşama dair pozitif mesajlar vermeden edemiyor. Masallar, Naz ve Efe adında iki kardeşin, bir tavşan ve bir peri kızıyla yaşadığı; uçmak, yüzmek, tırmanmak ya da farklı hayvanlarla tanışmak gibi heyecan dolu maceralarını konu alıyor. Özenle tasarlanan her karakter, yaşadığı maceralar sırasında, sevgi, koruma ve önemsemenin değerini de miniklere göstererek, öğretiyor.
Peki serinin içerisinde yer alan masallar neler, gelin birlikte bakalım...
Efe'nin Yastık Dağlarındaki Serüveni
Naz ve Peri Kızı Seyahate Çıkıyor
Naz ve Kayıp Sihirli Değnek
Efe Havuza Atlamaya Gidiyor
ve Naz, Efe ve Tavşan...
Seri de yer alan bu 5 masalı bu aydan itibaren tales.nivea.com sitesinden bilgisayarınıza yükleyebilirsiniz. Gelişmiş Animasyon teknikleriyle masal okumayı daha da keyifli hale getiren sitede, çocuklarla anne babaların birlikte eğlenceli zaman geçireceği, interaktif ve eğitici oyunlar da yer alıyor. Naz ve Peri Kızı Seyahate Çıkıyor masal kitapçığı, 16 - 29 Nisan tarihleri arasında Migros mağazalarında çocuklara hediye edilirken, Çocuklar Gülsün Diye Derneği, Koruncuk Vakfı ve TOÇEV'in katkılarıyla daha fazla sayıda çocuğa ulaşacak.
Birbirinden çekici 4 kapak tasarımıyla sınırlı sayıda üretilen Nivea Creme Masal Koleksiyonu, Nisan ayı boyunca, mavi kutu koleksiyonerlerini bekliyor olacak.

İtinayla şifre çözülür

Not: Bu yazı bol miktarda spoiler içermektedir.
Düşündüm de tüm yaşamımız boyunca gözümüze sokulan belli başlı isimlerin dışında bilmediğimiz, kıyıda köşede kalmış ne çok isim var. Hem de her biri yapmış oldukları başarılı işlerle, hadi onu da geçtim nev-i şahsına özgü kişilikleriyle tabir-i caizse ötekileştirilen kişilikler...

Peki neden ötekileştiriliyorlar?

Cinsel kimlikleri, davranış bozuklukları veya toplumsal olaylara bakış açıları mı onları ötekileştiriyor?

Nedeni bilinmez elbette...

Veya biliniyordur da söylenemez...

Aynı İngiltere'nin en olağanüstü ve tanınmayan kahramanlarından Alan Turing'de olduğu gibi...

O bir matematikçi...

O bir kriptanalist...

O bir savaş kahramanı...

O cinsel kimliğinden dolayı İngiltere Hükümeti tarafından cezalandırılan bir dahi...

Ve huzurlarınızda Alan Turing...
Daha önce bu ismi duymuş muydunuz bilemiyorum ama geçtiğimiz günlerde izlediğim The Imitation Game: Enigma'ya kadar ne yalan söyleyeyim ben de bu isim karşısında bir haberdim diyebilirim.

8 dalda Oscar'a aday gösterilen ancak bunların yalnızca 1 tanesine (En İyi Uyarlama Senaryo) layık görülen film de; II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası tarafından görülen Enigma makinesinin şifresini açığa çıkaran ve bilgisayar biliminin kurucusu sayılan Alan Turing'in uzun zaman gizli kalmış başarısı anlatılıyor.
Tabii hemen her biyografi türünde olduğu gibi The Imitation Game: Enigma'da da benzer süreçler birbirini kovalamadan edemiyor. Ağırlıklı olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında geçen hikaye, doğal olarak 1950'li yıllara, oradan Turing'in çocukluğuna, ardındansa Enigma kodunu kırmak için İngiliz istihbaratına katılmasına dek devam ediyor.

1952 yılının kışında İngiliz yetkililer, bir soygun ihbarını araştırmak üzere Turing'in evine girerek, ahlaksız davranışlarda bulunma suçlamasıyla böyle bir dahiyi gözaltına alırlar. Oysa ki Turing'in İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya'nın kırılamaz tabir edilen Enigma makinesinin şifrelerini kırdığı da alenen bilinmektedir. Ancak bu gerçek bile mahkum edilmesine engel olmaz.

Gerilim türündeki filmleriyle tanınan Norveçli yönetmen Morten Tyldum'un yönetmenlik koltuğuna oturduğu filmin başrollerinde Benedict Cumberbatch ve Keira Knightley yer alıyor.

İngiliz dahi Alan Turing'in modern teknoloji üzerindeki etkisi kabul etmeliyim ki yadsınamaz boyutlarda. Bu nedenle Şubat ayında Pinema Film tarafından gösterime giren bu filmi vizyondan kalkmadıysa eğer fırsat yaratıp izleyin derim. Hele de biyografi türündeki yapımlardan hoşlanıyorsanız şimdiden değmeyin keyfinize, iyi seyirler...

Interstellar (Yıldızlararası)

1900 - 1930 yılları arasında dünya algılayışımızı kökünden değiştirecek üç kuramdan en az bir tanesine gündelik hayatınızda eminim ki misafir olmuşsunuzdur. Özel görelilik, genel görelilik ve kuantum mekaniği...

Açık konuşmam gerekirse özel ve genel göreliliğe zaman zaman hala kafamın basmadığını düşünsem de iş dönüp dolaşıp kuantum mekaniğine geldiğinde işin rengi de değişmeye başlıyor. Christopher Nolan'ın yönetmenlik koltuğu Interstellar (Yıldızlararası) ile ilgili yorumlara her ne kadar öncesinde göz atmış olsam da, özellikle senaryosundaki olay örgüsüne hayran kaldığımı içtenlikle söyleyebilirim. Hatta bu içtenliğin içerisine bir tutam da kıskançlık faktörünü (zira bu tipte bir senaryoyu bu denli başarılı bir şekilde, izleyiciyi sıkmadan kaleme almak her baba yiğidin harcı değildir" serpiştirirsem tam olur.

Yaklaşık 169 dakika süren ve Nolan kardeşlerin imzasının bulunduğu Interstellar, benim için son zamanlarda neredeyse nefes dahi almadan büyük bir keyifle izlediğim yapımlardan birisi oldu diyebilirim.

2014 yılının en çok ses getiren filmlerinden biri olan Interstellar (Yıldızlararası) dünyanın ekolojik açıdan son demlerini yaşadığı bir dönemde geçiyor.
Öykünün ana karakteri olan Cooper, iki çocuk babası eski bir pilottur. Yaşıtlarına göre oldukça farklı özelliklere sahip olan kızı ile yolculuk yapan Cooper, tesadüfen bulduğu bir merkezde NASA'nın yeni bir proje peşinde olduğun farkına varır.

Prof. Brand'in öncülüğündeli bu projede uzaya gönderilen öncü birliklerin izlerinin sürülerek, yeni yerleşim yerleri hakkında somut verilere ulaşılması planlanmaktadır.
Ekipte Cooper'ın yanısıra profesörün fizikçi kızı Amelia, pilot Doyle ve alanında başka bir uzman olan Romelly de bulunmaktadır. Her biri alanında dahi olan ekip, önce uzay istasyonu Endurance'a
ardından ise Gargantua'daki kara delikten geçerek incelemelerde bulunur.

Her ne kadar birçok eleştirmen Interstellar'ın Hollywood klişelerine dayandırılan filmlerden birisi olduğu kanısında olsa da film en iyi cevabı Oscar'da aldığı ödülle vermiştir. Zira en iyi görsel efekt dalında Oscar ödülüne layık görülen film, bence birçok veriyi popüler bir sinema örneğinin katmanları arasında entegre etmesi açısından da oldukça etkileyici niteliktedir. İzleme fırsatı bulmayanlara duyurulur.