İskender
Türk edebiyat tarihinde en kısa sürede, en çok satan edebi eserin yazarı kimdir diye sorsam, herhalde büyük bir çoğunluk Elif Şafak'ın ismini söyleyecektir. Doğrusunu söylemem gerekirse eğer Elif Şafak ile ilk tanışmam, bir solukta okuyup, bitirdiğim "Aşk" kitabıyla birlikte olmuştu.
"Aşk" ile birlikte Elif Şafak'ı tanımıştım tanımasına ama gerisini ne yazık ki getirememiştim. Ta ki geçtiğimiz gün okumaya başlayıp, nasıl bittiğini dahi anlamadığım ve tadı damağımda kalan "İskender" isimli kitabına kadar...
"Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır. En derin yaralar ailede açılır. Kabuk tutsa bile kanar hikaye adeta içten içe, diyordu yazar kitabın bir yerinde..."
1970'lerde Anadolu'dan Londra'ya göçmüş, Toprak ailesinin hüzünlü, heyecanlı ve bir o kadar da umut dolu hikayesi üzerine kuruludur aslında İskender...
Adem, askerdeyken tanıdığı Pembe ile evlenip önce İstanbul'a gelir ve yaşam şartlarının ağırlığı altında ezilerek daha iyi gelecek uğruna, 70'li yılların sonlarına doğru Londra'ya göçerler. Üç çocukları olur: İskender, Esma ve Yunus...
Roman boyunca Toprak ailesinin göç yollarını takip ederken, insanın en yakınındakilerle nasıl uzak düşebildiğini, gurbeti içinde taşıyabildiğini ve geçmişin burukluklarının bir gölge gibi bizi takip ettiğini gözlemleriz.
Pembe, canından çok sevdiği ikiz kardeşi Cemile'yi ve alıştığı herşeyi geride bırakarak göç eder eşi Adem ile. Ne var ki kimsenin bilmediği karanlık bir sır saklıdır bu evlilikte.
En nihayetinde Pembe'nin hikayesine yolculuk, göçmenlik, yalnızlık ve yasak bir sevda siniverir. İkizlerin iki bedende ikamet eden tek ruh olduğu söylenir.
Oysa onlar bundan da ötedir... Biri yaralandı mı öteki kanar, biri gözünü kapamaya görsün diğeri kör olur. Her konuda aynı olmalarına karşın aralarında hayati bir fark da vardır bu ikiz kardeşin...
Pembe, Fırat Nehri'nin ötesindeki dünyayı merak eder. Başkalarının onun hakkında ne düşündüğüne aldırmadan yüreğinin peşinden gider. Cemile ise köyünde kalır...
Bir şekilde hayat ikizlerin yollarını ayırsa, Cemile ve Pembe'nin aralarına kilometreler girse de, hep birlikte atar yürekleri... Ta ki bir cinayet onları ayırana kalar.
Elif Şafak'ın kapağına hiç anlam veremediim ama severek okuduğum bi kitabıydı.
YanıtlaSilSonuna da hayret ettiğim.
Sen yeterince detay vermişsin.
Burada sussayım ki okumayanlar vardır.
elıf safakla tanısmam bu kıtapla oldu bılıo musun ama cok beğendım ve dığer kıtaplarını okumak cok ıstıyorum:)
YanıtlaSilNarÇelen; seninle aynı fikirdeyim. Kitap kapağı konu itibariyle değerlendirdiğimizde oldukça absürt kaçıyor doğrusu.
YanıtlaSilBiricit; Desene ilki bu kitapla yaşadın :)) Bende de uzun bir dönem kendini çok fazla tekrar ettiğini düşündüğüm için aman Elif Şafak okumam gibilerinden bir tavır vardı ama şimdi yıktım bu tabumu, çok şükür :)) Şimdi Bit Palas'ı alıp okuycam :)) Bakalım o nasılmış :))
İskender benim de severek okuduğum bir roman olmuştu. Güzel harmanlanmıştı ve harika mesajlar veriyordu umarım hedef kitlesine ulaşabilmiştir ama tabiki hiç sanmıyorum :( hüzünlüydü Pembe ve Cemile'nin hikayesi.
YanıtlaSilBaba ve Piç'i de tavsiye ederim bu arada.
Sevgiler..
Ah keşke dediğiniz gibi hedef kitlesine ulaşmış olsaydı ama nerdee... :( Bit Palas'ı okumuş muydunuz? Elimdeki kitap bittikten sonra Bit Palas'ı alıp, okuyayım diye planlıyordum da ondan dolayı sordum. Baba ve Piç'i de mutlaka alıp, okuyacağım. Kucak dolusu sevgiler...
YanıtlaSilEbru Hanım hayır Bit Palas'ı okumadım malesef. Benim için de sırada Pinhan var ELif Şafak'tan. :)
YanıtlaSilBu kitabı bloglardan görmekten bir hal oldum ama hala okuyamadım.Tamam söz okuyacağım:)Tanıtım için teşekkürler...
YanıtlaSilBloglarda bu denli görmüş olmanızın nedeni belki de uzun bir süre listelerde ilk 5'te yer almasından dolayıdır... Okuyun artık siz de :))
YanıtlaSil