Açlık Oyunları: Oyun Başlasın!
Eylül 2008'de yayınlandığından bu yana 180 hafta üzerine üst üste ve The New York Times bestseller listesine girdiğinden bu yana 3 yıldır ardarda liste başı çekip, USA Today ve Publisher Weekly'nin çok satanlar listesinde kalan Açlık Oyunları, malum ülkemizde Pegasus Yayınları tarafından 2009 yılında yayınlanmış ve kısa süre içerisinde de elden ele dolaşmaya başlamıştı.
Açıkçası o dönemde bu kitabı bir arkadaşımdan okumak için almama rağmen, nedendir bilinmez bir türlü kitaba odaklanamamıştım. Dolayısıyla da hiç adetim olmamasına rağmen kitabı yarıda bırakmak durumunda kalmıştım. Durum böyle olunca film vizyona girer girmez merakıma yenik düşüp, kendimi şekilde de görüldüğü üzere Açlık Oyunları'na atıverdim. Film, bir madencinin kızının, karanlık bir geleceğinin piyon olduğu ölümcül bir TV yarışmasından duygulu, fedakar bir kahraman olmasına ve uğruna savaşması, koruması gereken ailesinden daha fazla insan olduğunu farketmesine dönüşmesini anlatıyor.
Önceleri Kuzey Amerika olarak bilinen yıkıntılarda, yıllık Açlık Oyunları başlamak üzeredir ve 16 yaşındaki yarışmacı Katniss Everdeen, korkusuz rakiplerini yenme şansı yakalamaktan ne yazık ki çok uzaktadır.
Gizli ve gizemli bir hükümet binasından yönetilen Panem ulusunun çoğu gibi Katniss'de 12 esir bölgeden birinde yaşamaktadır. Yıllarca süren kaos ve savaşın ardından insanlar haşin ve bir o kadar da yitik bir diktatörlükle bastırılır. Her yıl Hasat Günü'nde bölgeler, kurayla yada gönüllü olacak şekilde bir erkek ve kız seçerek, kendilerini temsil edecek kişiyi Capitol'ün çarpık eğlence anlayışındaki bu etkinliğe gönderirler.
Capitol, gücünü kanıtlayıp kontrol uygularken, aç halka böylece tutunacak bir umut dalı da vermiş olur. Açlık Oyunları işte bundan ibarettir. Tribute'ler olarak bilinen 24 ergen savaşçı yoğun bir gladyatör yarışının ortasına atılır ve içlerinden biri hayatta kalıncaya kadar süren yarışmalar da TV'den canlı yayınlanır.
Gizli ve gizemli bir hükümet binasından yönetilen Panem ulusunun çoğu gibi Katniss'de 12 esir bölgeden birinde yaşamaktadır. Yıllarca süren kaos ve savaşın ardından insanlar haşin ve bir o kadar da yitik bir diktatörlükle bastırılır. Her yıl Hasat Günü'nde bölgeler, kurayla yada gönüllü olacak şekilde bir erkek ve kız seçerek, kendilerini temsil edecek kişiyi Capitol'ün çarpık eğlence anlayışındaki bu etkinliğe gönderirler.
Capitol, gücünü kanıtlayıp kontrol uygularken, aç halka böylece tutunacak bir umut dalı da vermiş olur. Açlık Oyunları işte bundan ibarettir. Tribute'ler olarak bilinen 24 ergen savaşçı yoğun bir gladyatör yarışının ortasına atılır ve içlerinden biri hayatta kalıncaya kadar süren yarışmalar da TV'den canlı yayınlanır.
Ve Katniss yarışmaya dahil olduğu andan itibaren artık bunun bir geri dönüşüde olmayacaktır. O gün Bölge 12'de beklenmeyen birşey olur. Katniss'in hayatı boyunca büyütüp baktığı küçük kardeşi Primrose oyunlara seçilir. Tüm cesurluğu ve özverisiyle Katniss, kardeşi yerine gönüllü olur ve kaderini sonlandırabilecek bu yarışa girer.
Katniss, bu yarıştan sağ çıkmayı başarır mı yoksa başarmaz mı bilinmez ama distopik evrenler malum hem edebiyatta hem de sinemada her zaman ilgi çekici olmayı başarmıştır. Bundan sonrasında da eminim ki bu başarı durumu tam gaz ilgi çekmeye devam edecektir.
Suzanne Collins'in çok satan kitabından Garry Ross tarafından beyazperdeye uyarlanan Açlık Oyunları, distopik filmler kategorisinde hatırı sayılır bir yer edinirken, Jennifer Lawrence'in performansı ile de sinemaseverlere açık bir şekilde adeta göz banyosu yaptırıyor.
Kitabı okumuş olun veya olmayın, maceraya ben de varım diyorsanız eğer Açlık Oyunları'nı kaçırmayın derim. Hepinize şimdiden iyi seyirler... :)
serisi okuyan kişiler olarak filmi çok sevdik, farklı lansedilen bir kaç şey dışında kitaba sadık kalınmıştı, ikinci filmi merak ediyoruz doğrusu..
YanıtlaSilSerinin ikinci filmini ne yalan söyleyeyim ben de merakla bekliyorum. Ayrıca kitabı da ilk fırsatta alıp okuyacağım. İlkinde okumayı başaramamıştım, şimdikinden umutluyum :))
YanıtlaSilabı filme tamamen uyarlamak zaten imkansız.Bazı yerlerde yüzeysel kalınsa da filmi de beğendim ben:)
YanıtlaSilBen kitaba odaklanamadığım için o dönemde bırakmak durumunda kalmıştım. Zaten edebiyattan uyarlanan bir filmden kitapta anlatılan detayların hemen hepsini beklemek yersiz ve saçma olur zaten. Genel olarak ben de beğendiğimi söyleyebilirim. Bakalım serinin ikincisinde neler olacak :) Şimdiden merakla beklemeye geçtim diyebilirim...
YanıtlaSilBu arada okuyacakların arasında Wulf Dorn-Psikiyatrist romanını gördüm.Hemen oku derim.O romanın bendeki yeri çok ayrı...
YanıtlaSilKitabın ilk 200 sayfasını okudum ama işin yoğunluğundan dolayı ancak hafta ortası devam edebileceğim. Haftasonuna kadar bitirmiş olurum herhalde...
YanıtlaSilBen Açlık Oyunları'nın 3 kitabını da zevkle okudum. Filme de gittim ve çok beğendim. Sade, etkileyici bir filmdi. Ama keşke 3 saatlik bir film çekilseydi, o kitaptan 3 saat çok rahat çıkardı. Yine de bir dahaki filmi heyecanla bekliyorum:) Bir de bu seri 4 film şeklinde çekilecekmiş. 3. kitaptan 2 film çıkacakmış:)
YanıtlaSil