Düşler Bahçesi: Hayvanat Bahçesinde Yaşamaya Var mısınız?

23:03 ebru altin 0 Comments

Sevdiğiniz kişinin hiç beklemediğiniz bir anda elinizden uçup gittiğini düşündüğünüzde nasıl bir ruh hali bünyenizde var oluyor, hiç düşündünüz mü? Doğrusunu söylemek gerekirse eğer insan bu tip şeyleri düşünmek pek istemez. Hele de sevdiği hayatta, yanındayken... Sevdiği kişidir ne de olsa, üzerine konduramaz, kabul edemez.

Ama ne var ki ölüm zamanı gelip çattığında kabul edemediğiniz o anla ister istemez karşı karşıya kalırsınız. Yıkılırsınız, kimbilir belki de nefes alamadığınızı düşünürsünüz ama ne var ki acı gerçek, hayat bir şekilde onunla veya onsuz da olsa iyisiyle kötüsüyle devam ediyordur. Ve size de bu noktada yeni bir başlangıç yapıp, hayatınıza kaldığınız yerden devam etmek düşüyordur. Ne de olsa sizin bu hayatta görevleriniz daha bitmemiştir... Hele de arkanızda sevdiğinizden emanet birileri kaldıysa...

Benjamin Mee'nin gerçek hayat hikayesinden, önce romana ardından da beyazperdeye uyarlanan filmde, Devon'daki 200 egzotik hayvanı barındıran Dartmoor Wildlife Park'a gerçek hayatta sahip olan İngiliz yazarın gerçek öyküsü anlatılır.
Tabii ki bir farkla... İngiltere'de hali hazırda var olan bu hikayenin Amerika'daki platolara taşınması suretiyle tamamen Hollywoodvari bir yapımın ortaya çıkarılmış versiyonu olarak...

Eşini kaybettikten sonra iki çocuğunu yalnız büyütmeye çalışan Benjamin hep beraber yaşadıkları kentten uzakta, doğayla başbaşa olabilecekleri yeni bir eve taşınmak ve yeni bir başlangıç yapmak ister. Fakat o da ne? Taşınmak için seçtikleri ev aslında bir hayvanat bahçesidir.

O halde Benjamin Mee'nin yeni evi ve hayvanat bahçesine hoşgeldiniz! Tehlikeli konuları haberleştiren Benjamin Mee, aksiyonu seven bir gazetecidir ama eşinin ölümünden sonra biri 14 diğeri ise 7 yaşında iki tane çocuğunun sorumluluğuyla bir başına kalmıştır. 

Oğlunun okuldan uzaklaştırılması üzerine küçük kızı Rosie ile birlikte yeni bir başlangıç yapıp, geçmişin kimi hatıralarını geride bırakmak için yeni bir ev arayışına başlarlar.
Buldukları bu hayvanat bahçesini de içinde barındıran ev ile birlikteyse yepyeni bir başlangıca merhaba derler. Hem de ne merhaba...

Küçük kız en başından beri bu evi sevse de, sorunlu bir süreç geçiren ve bunu çizdiği resimlerle dışavuran Dylan için durum hiçte göründüğü kadar kolay olmaz.

Kaldı ki iki çocuğun isteklerinin dışında ilkbahardaki açılış gününe kadar hayvanat bahçesinde de yapılması gereken bir sürü iş vardır. Nitekim bu iş, acemi hayvanat bahçesi sahipleri için göründüğü kadar da kolay olmayacaktır. Az paraları kalmıştır ve park kaçmaya meyilli kaplanlar, aslanlar ve daha birçok tür hayvanlarla doludur.

Başrollerini Matt Damon ve Scarlet Johansson'ın paylaştığı filmin senaryosu We Bought a Zoo adlı gerçek hayat hikayesini anlattığı romandan uyarlanırken, filmin yönetmenlik koltuğuna oturan Cameron Crowe'un diğer filmlerinde elde ettiği başarıyı bunda pek yakalayamadığını da açıkça söylemek isterim.

Bu filmde her ne kadar Damon ve Johansson'ı birbirine yakıştıramasam da, yine de çocuklarla birlikte keyifle seyredilebilecek nitelikte bir çalışma olduğu da yadsınamaz gerçeklerden birisi niteliğinde. Eğer ki sizde sıcacık, masalsı bir Hollywood yapımı bu filme evet diyorsanız şimdiden tadını çıkarmaya bakın derim, hepinize iyi seyirler :))

You Might Also Like

0 yorum :