Pandora Yolcusu Kalmasın...

18:48 ebru altin 11 Comments

Hayalgücü malum engin bir deniz ve o denizin içerisine de 35 trilyon rengin girdiğini hesaba katarsanız eğer, ortaya çıkan tablonun albenisine kapılıp gitmeniz de inanın çok kolay olacaktır. Zira fragmanlarının ilk 20 dakikalık kısmının internet ortamına düşmesiyle birlikte insandaki merak duygusunu tavan noktasına ulaştırmayı başaran Avatar'da bu tanımlamaya birebir şahit olabilirsiniz.


Film, Pandora adlı bir gezegende yaşayan Na'vi ırkının, dünyalı istilacılar tarafından sömürülme öyküsü etrafında şekilleniyor. Aslında hikayesine çok da yabancı olmadığımız filmi, benzerlerinden ayıran tek özelliği ise elbette ki 3 boyutlu (3D) olarak ele alınması oluyor. 1977 yılından bu yana Yıldız Savaşları'nın hakimiyet sürdüğü bilimkurgu evrenini, Terminatör ile sarsan, 25 yıl sonra ise Avatar ile kendi düşsel evreninin sonsuzluğunda krallığını ilan eden efsanevi yönetmen James Cameron, sinema tarihinde çığır açan filmi Avatar ile bir kez daha seyircilerini büyülemeyi başarıyor.

Nitekim bugüne kadarki yönetmenlik serüveninde ele aldığı pesimist teknoloji ve insan ilişkisini gözler önüne sermekten kesinlikle kaçınmayan başarılı yönetmen, son filmi Avatar ile bu özelliğini bir kez daha sevenlerine gösterme yoluna gidiyor.

Filmin yönetmenliğini üstlenen ve seneler öncesindeki hayalini perdeye aktarmak için teknolojinin gelişmesini bekleyen James Cameron, doğayla iç içe yaşayan ve kendilerini gezegenlerinin fiziksel gücüyle bütünleştirip o şekilde tanımlayan bir ırkın, uzaylı istilasına uğradığı bir dönemi ele alıyor aslında. Kaldı ki bu dönemi anlatırken Yunan mitolojisindeki ilk tanrıça Gaia'nın gizem dolu öyküsünden yararlanmayı da ihmal etmiyor.

Yarı felçli bir savaş gazisi olan Jake Sully, kendilerine özgü dilleri ve kültürü olan, barış ve doğa ile örtülü bir çevrede yaşayan Na'vi halkının arasına gönderilir. Askeri bir şirket, uzaktaki bu gezegeni ve barındırdığı kaynakları incelemek üzere Avatar adlı bir program oluşturmuştur. Bu program ile insanlar, genetik mühendisliğinin de marifetleriyle yarı insan yarı Na'vi haline getirilir ve misyoner olarak Pandora'ya gönderilir. Botanist Dr. Grace Augustine ile programa gönüllü olarak katılmış Jake'in bedenlerinin Avatar'ı yaratılacak ve böylece Jake'e de felç olmuş bedenini, başka bir formda kullanma şansı verilmiş olacaktır.

Aslında yabancısı olduğumuz bu yeni dünyaya Jake Sully isimli, tekerlekli sandalyeye mahkum kalmış bir gazinin gözünden bakıyoruz da diyebiliriz. Çünkü Jake, kendi avatarında yeniden doğduğu halde yürüme yetisini de geri kazanmıştır.

Bu arada filmin esas kızı olan, Pandora'nın güzel dişilerinden birisi olan prenses Neytiri ile Jake arasındaki öğreten - öğrenen ilişkisinin ilerleyen süreçte duygusal bir ilişkiye dönüştüğünü de parantez içinde belirtmiş olalım.

Görselliğin tamamen uç noktalarda ele alındığı ve o renk aurasının içerisinde kendinizi bir yerden bir yere savururken bulduğunuz noktada, Pandora adı verilen bu gezegende üç saatliğine de olsa yaşamayı aklınızdan geçirirseniz eğer, vakit kaybetmeden Avatar'ın o sihirli yolculuk alemine yolculuk yapmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Filmi,daha önceden sinemada seyrettiğim için konunun ne olduğunu biliyorum. Bugün gazeteleri karıştırırken sözkonusu filmin Fox Tv'de 21.45de oynayacağını görünce bu yazıya bir kez daha yer vermek istedim. Ola ki gösterime girdiğinde seyretmediyseniz eğer kaçırmayın derim.

You Might Also Like

11 yorum :

  1. Defalarca gözümü kırpmadan aynı heyecanla izledim desem :) şimdiye kadar izlediğim en güzel en güzel filmlerden biriydi.Paylaşım için teşekkürler dün akşam yine izledim.

    Ziyaretiniz içinde çok teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Aynı şekilde ben de çok büyük keyif alarak izlemiştim filmi, dün de tesadüfen gazetede farkedince oturup bir kez daha tadını çıkarttım.

    Ziyaretinizle beni çok mutlu ettiniz. Kendinize iyi bakın, sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Sinemeya gelmesini ne kadar heyecanla beklediğimi hatırlıyorum. Yüzüklerin efendisi ve Titanic'ten sonra, sinemada izlemekten çok keyif aldığım bir filmdi.

    Dün gecede aynı keyifle izledim, bekliyordum zaten :)

    YanıtlaSil
  4. Televizyonda gösterilmesi çok iyi oldu doğrusu. Seyredenler olarak bizler keyfimize keyif katmış olduk, seyretmeyelerde bahaneyle film ziyafeti yapmış oldular işte :) Bundan alası şam da kayısı olsa gerek...

    YanıtlaSil
  5. Muhteşem bir filmdi. İnsan ne kadar izlese bıkamıyor... :)

    YanıtlaSil
  6. ya unuttum ya ben onu tekrar tvden izlicektim yazını görünce dank etti:)
    neyseki önceden izlemiş olmanın gönül rahatlığı var..filmden çıkınca nerdeyiz dünyada mıyız olmuştuk:)çok keyifli bende çok sevenlerdenimm.
    öpüyorum çokçana seni:)))))

    YanıtlaSil
  7. Gerçekten çok severek izlediğim bir filmdi.
    Evet tipik bir amerikan filmi ama her şeye rağmen, efectler ve yaşattığı duygu bakımından ve görsel olarak oldukça hoş bir filmdi.

    YanıtlaSil
  8. Sinemada bir şekilde kaçırdım. Aslında biraz da bilinçli olarak, çünkü fantastik hikayeler aşırı ilgimi çekmiyor nedense...Hayal gücüm sanırım yetmiyor:))
    Geçenlerde yabancı kanallardan birinde görüp izledim, beğendim. Ama şunu söylemem lazım, sinema tadı eminim çok daha iyidir. TV aynı duyguyu vermiyor...

    YanıtlaSil
  9. Beni etkileyen 10 filmden biriydi çok fantastik:) Sinema kulübüyle birlikte izlemiştik.

    YanıtlaSil
  10. Ely; Çok haklısın dediğinde, gerçekten insan defalarca izlese bile bıkamıyor. Görsel şölen tadında geçen böylesi muhteşem filmlere az rastalnır nede olsa... :)

    Pasta Köşesi; Haha :)) Tatlım ben de de aynı sorun vardı. Her bir karesiyle beni benden almıştı ki, aynen film sonrasında bir sonraki seansa tekrar girsek mi olmuştum direk :) Var gerisini sen düşün. Çok öptüm seni canımcım...

    Nursalkımı; Evet tipik bir Hollywood filmi belki ama yine de cinematografik ögeleriyle kendini diğerlerinden direk olarak soyutlayan çalışmalardan birisiydi. Tarz olarak Avrupa sinemasını daha çok seviyorsunuz sanırım. Ne dersiniz?

    Semi'nin mutlu elleri; Aynen, çok haklısınız. Evde herhangi bir home theatre sistemi yoksa o zaman sinemadaki tadı bulmak gerçekten çok zor oluyor. Ben de keyif alamıyorum evde izlediğim filmlerden. Sinemanın o büyülü atmosferinde izlemek, filmin etkisine kendinizi kaptırmak bambaşka bir duygu. Bu nedenle size sonuna kadar katılıyorum...

    Bolat; Süper, ne yalan söyleyeyim benimde ilk 20 filmimin arasında yer alıyor Avatar. Sinema kulübünüz mü var, ne kadar güzel.

    YanıtlaSil
  11. Var efem, öyle kendi aramızda kurduk :) bahane ile film seyretme imkanımız oluyor.

    YanıtlaSil