V. Murad
Son zamanlarda senaristlerin beslendikleri yegane şey malum Osmanlı Tarihi'nin geniş ve bir o kadar da köklü geçmişi! Hemen her kanalda Osmanlı'dan yola çıkılarak yapılmış bir dizi bulmak geride bıraktığımız birkaç senelik dilim içerisinde emin olun hiç de zor değil. Daha düne kadar birçok kişinin ilgisini çekmeyen köklü geçmişimiz edebiyat uyarlamaları, dizi furyaları ve daha niceleriyle birçok kişinin odak noktası haline gelmeyi çoktan başardı bile...Aslına bakarsanız iyi de oldu!
Zira geçmişini araştırmak bir yana, okumamak adına türlü türlü bahanelerin ardına sığınmayı seven bir toplum olduğumuzu düşünecek olursak eğer, bu tür eserlerin çoğalmasını bilgilenmek ve bilgilendirmek adına (her ne kadar birçok sahne uyarlama olsa da) yararlı gördüğümü söylemeden edemeyeceğim.
Nitekim edebiyat dünyasıyla başlayan bu furya sırasıyla dizi sektörü, tiyatro ve son olarak da bale ile v'uku bulunmuş durumda ki, bu bile epeyce yol katettiğimizin bariz göstergesi bana göre...
Antalya'ya taşındığımdan beri her fırsatta dile getirdiğimiz halde bir türlü fırsat bulup da gidemediğimiz Antalya Devlet Opera ve Balesi'nin sahnelediği eserlerden V. Murad için arkadaşımla sözleşip, günün olanca yorgunluğunu bir kenara bırakıp, anlayacağınız yollara düştük.
Heyecanlı bir bekleyiş sonrasında gösteri başladı ve biz deyim yerindeyse koltuklarımıza çakılmış bir şekilde sadece hayran dolu bakışlarla kalakaldık.
Gözlerimiz sahneyi tararken, beynimiz kimbilir kaç kareyi çekip, belleğine atmıştı bile...
Antalya Devlet Opera ve Balesi'nin Şubat ayında prömiyerini gerçekleştirip, 4 Mart'ta da son temsilini yaptığı V. Murad balesi, beni deyim yerindeyse can evimden vurup, geçti.
Dekor ve kostümlerini Savaş Camgöz'ün hazırladığı eser, 21 Eylül 1890'da eski padişah V. Murad'ın 50. yaş gününde Çırağan Sarayı'ndaki odasında gördüğü rüya ile başlıyor.
Kendini Eyüp'teki geleneksel kılıç kuşanma töreninde gören, aslında 93 günlük kısa bir saltanat sürdüğü için bu töreni hç gerçekleştiremeyen padişah, töreni zihninde canlandırıyor. V. Murad'ın şuurunun derinliklerinde benliğiyle olan çatışmasını gözler önüne koyan yapıtta, sarayın görkemli ortamı da sahneye getiriliyor.
Öyle ki saltanat kayığının da yer aldığı yapıtta dervişlerin mavi ton altındaki dansı sırasında elleri üzerinde yükselen padişah, kendi çektiği çileyi onların aşkla beslenen çilesiyle özdeşleştiriyor. Bu sahnede görsel şölen Sultan Murad'ın notaları eşliğinde doruğa çıkarken yapıt padişahın benliğiyle yaşadığı yeni bir çatışma ve eser boyunca yaşananların rüya olduğunun görülmesiyle sona eriyor.
2013 yılı Donizetti Klasik Müzik Ödülleri'nde En İyi Bale - Dans Yapımı ve En İyi Koreografi alanında iki ödül birden kazanan böylesi bir eseri tam da temsilinin son gününde yakalayıp, izleyebilme şansını yakaladığım için ne yalan söyleyeyim çok mutluyum.
aa harikaymış :)
YanıtlaSil