Kıyamet Günü...
Kıyamet Günü sözü kulağa ne kadar da ürkütücü geliyor değil mi? Ölümün soğuk nefesini ensenizde hissedip, elinizden hiçbir şeyin gelmediği ve sadece korku dolu gözlerle başınıza nasıl bir felaketin geleceğini düşünüyor olmak bile insanın tüylerini adeta diken diken etmeye yetiyor.
Bu sözleri bana söyleten The Orphanage'nin yönetmen koltuğuna oturan J.A Bayona'nın son filmi Kıyamet Günü / The Impossible oldu aslında...
1999 senesinde Marmara depremini bizzat yaşayıp, korku duygusunun gözlerdeki yansımasını gören birisi olarak filmi hem korku hem de büyük bir duygu yoğunluğu içerisinde izlediğimi söylememe gerek yoktur sanırım.
Gerçek bir hikayeye dayanan film, binlerde yabancı insanın arasında, zamanımızın en büyük doğal felaketlerinden birinin ortasında kalan bir ailenin unutulmayacak bir hikayesini anlatıyor.
Hatırlarsanız 26 Aralık 2004'te dünyanın en büyük tsunamisi, Güneydoğu Asya kıyısını vurmuş ve yaklaşık 300.000 insanın ölümüne sebep olmuştu. İşte tam da o felaketin ortasında kalıp, mucizeyi gerçekleştiren Maria Belon'un hikayesinden yola çıkarak senaryolaştırılan film, tek kelimeyle insanı inanılmaz bir duygu seline sürüklüyor.
Kış tatillerini tropikal bir cennette geçirmek isteyen Maria ve Henry, çocuklarını da yanlarına alarak Tayland'a giderler. 26 Aralık sabahı, tam da Noel kutlamalarının ertesi günü, ailece havuz başında dinlenirlerken, dünyanın merkezinden gelen korkunç bir gürültüyle irkilirler. Maria korkudan donakalmışken, otelin duvarları ardından kara bir su üzerlerine doğru yükselmektedir. Sonrası malum...
Hatırlarsanız 26 Aralık 2004'te dünyanın en büyük tsunamisi, Güneydoğu Asya kıyısını vurmuş ve yaklaşık 300.000 insanın ölümüne sebep olmuştu. İşte tam da o felaketin ortasında kalıp, mucizeyi gerçekleştiren Maria Belon'un hikayesinden yola çıkarak senaryolaştırılan film, tek kelimeyle insanı inanılmaz bir duygu seline sürüklüyor.
Kış tatillerini tropikal bir cennette geçirmek isteyen Maria ve Henry, çocuklarını da yanlarına alarak Tayland'a giderler. 26 Aralık sabahı, tam da Noel kutlamalarının ertesi günü, ailece havuz başında dinlenirlerken, dünyanın merkezinden gelen korkunç bir gürültüyle irkilirler. Maria korkudan donakalmışken, otelin duvarları ardından kara bir su üzerlerine doğru yükselmektedir. Sonrası malum...
Geçmişe doğru küçük bir yolculuk yapmamı sağlayan Kıyamet Günü'nde Naomi Watts ve Ewan McGregor'un performansları gayet yerindeyken benim gözde oyuncum ise filmde, evin en büyük çocuğunu canlandıran 13 - 14 yaşlarındaki Thomas'tı doğrusu. Küçük oyuncu rolünün hakkını o kadar güzel bir şekilde veriyor ki, hayran olmamak elde değil...
Gerçek bir hikayeden yola çıkarak beyazperde'de hayat bulan Kıyamet Günü'nü vaktiniz olursa izleyin derim.
Bu tur film leri seyretmek istemiyorum sanki kalbim sikisacak gibi oluyor..Evrenin gercekleri aslinda..belki bu hafta sonu seyrederiz..Paylasim icin tesekkurler..
YanıtlaSilben de filmi izleyip beğenenlerdenim..
YanıtlaSilben de bu tür filmleri zilemeyi sevmiyorum ama
YanıtlaSilbu filmi izlemiştim ve beğenmiştim
bu arada
ilk defa mim yazdım ve seni de mimledim vaktin olunca gözatarsan çoook sevinirim:)
şimdiden teşekkürler